Bir canın dünyaya gelişi ne kadar sıradan ama ne kadar da yaşam ötesi, ne kadar mucizevi.
20 Aralık 2007 Perşembe
Elif Bayram Gezmesinde
6 Aralık 2007 Perşembe
Elif Yürüyor


30 Kasım 2007 Cuma
Geleceğin Gitaristi
Elif'i daha doğmadan müzikle tanıştırmıştım ben. Sanırım şimdi meyvelerini almaya başlıyoruz. :) Artık en ufacık bir müzikle bile oynamaya başladı.
26 Kasım 2007 Pazartesi
Elif ile Yine Başbaşa
Öğrendiği şeyler hızla artıyor. Artık kulağını gösteriyor, dilini göster deyince dilini çıkarıyor, burun konusunda hala biraz zorlanıyoruz ama olsun, tabloyu göster deyince duvardaki tabloları gösteriyor. Müzik duyduğunda da sallanmaya başlıyor hemen.
Haftasonu lokale mangal yapmaya gittik. Orada bir sürü çocuk olduğu için çok eğlendi. Özellikle de müzik başlayınca tavandaki o ışıklı lamba dönünce çok ilgisini çekti. Böyle eğlencelerde piste çıkıp oynamamız yakındır. Müzik duydu mu dayanamıyor valla.
21 Kasım 2007 Çarşamba
Konya'dan İlk Adım Oyuncağı
Murat Konya'ya gittiğinde almış bu ilk adım oyuncağını, o geç döneceği için bir arkadaşla yollamış. Elif pek hevesle oynuyor. Babasını yürüyerek karşılaması için son 2 gün. Bugünlerde de tembelliği üstünde, biraz zor görünüyor. Buarada 2. dişimiz çıktı. Şimdi üstleri bekliyoruz artık. Artık herşeyi anlamaya başladı. Saat nerede diyoruz saati gösteriyor. Baba nerede diyoruz babasının fotoğrafını gösteriyor. En kolay öğrendiklerinden biri de Atatürk, hemen gösteriyor. Aslan kızım benim :) Büyüyünce ona ne marşlar öğreteceğiz biz.
Dün gece biraz sıkıntısı vardı, bütün gece ayakta dikti beni. Karnı mı ağrıyordu tam anlayamadım ama hiç uyutmadı. En son babaannesi sağolsun geldi aldı, yanına yatırdı, ondan sonra ben de biraz uyudum. Sabah da hiçbirşey yokmuş gibi kalkmaz mı :))
Sonunda yoğurt ile arası barıştı. Artık akşamüstleri ve yemeklerde yoğurt verebiliyorum. Ancak muzu hala kabul etmiyor.
Kazadan sonra arabamız servise gittiği için artık bir yerlere de gidemez olduk. Havalar da soğudu, öyle dışarıda rahat rahat gezilmiyor. Evde patlayacağız valla.
20 Kasım 2007 Salı
Sen Kork, Pnömokok Kampanyası
16 Kasım 2007 Cuma
Elif Pişik Oldu
12 Kasım 2007 Pazartesi
Ve Beklenen Müjdeli Haber Geldi

10 Kasım 2007 Cumartesi
Bebek Doktoru
Elif'in İlk Adımları



4 Kasım 2007 Pazar
Bırakın Kendisi Yesin
2 Kasım 2007 Cuma
Yoksa Diş mi Geliyor?


30 Ekim 2007 Salı
Elif'ten Haberler

Banyo işimiz çok zorlaştı. Artık ben tekbaşıma kesinlikle yaptıramıyorum, çünkü küvetinde oturmuyor, sürekli kalkmak istiyor. Ayakta tekbaşına durabilse ne ala, ama duramıyor, onu yıkayalım derken her yer sırılsıklam oluyor. Bir de artık giyinmekten, soyunmaktan pek hoşlanmıyor. Artık sinirlenmelere de başladı. Sinirlendiği zaman elleriyle ayaklarıyla tepki gösteriyor, bağırıyor. Büyüdükçe kaprisleri de başlayacak herhalde. Bana çekerse yandık valla.
9. ayını doldurmaya az kaldığı için artık rahatlıkla tavuk ve balık veriyorum. Dün akşam levrek yaptık, valla bayıla bayıla yedi. Hatta bizimkisi çiğ soğanı bile sevdi desem size??? Sebzelerle de, içinde et olduğu müddetçe arası gayet iyi. Ağzının tadını biliyor. Diyarbakırlı olmaya başladı galiba :)))
Pazar günü Sevilannem geldi, ikimiz için de çok iyi oldu. Hem ben biraz nefes aldım, hem de Elif ile sürekli meşgul olduğu için Elif hanımın keyfine diyecek yok. Babaannesine de hemen alışıverdi kerata. Hatta bugün benim kucağımdayken babaannesi kucak açtı, gel bana dedi, Elif de hemen atladı valla. Buarad diğer çocuklara karşı da acayip ilgili. Geçen gün yemeğe gittik, orada da küçük kızlar vardı oyun oynayan. Gözlerini hiç onlardan ayırmadı, sonra kızlar da Elif'in yanına geldiler, artık bizimkisi mest oldu.

25 Ekim 2007 Perşembe
İştahsızlık Sorunu

Hastalık sırasında çocuğu yemek yemeye zorlamanın hiçbir yararı yok. İştahla ilgili olarak ebeveynlerin bilmeleri gereken en önemli şey çocukların bireysel farklılıklar gösterdikleridir. Bu nedenle de başka çocuklara bakarak, onların yemek yeme davranışı ile kendi çocuğunuzun yemek yemesini kıyaslamak, çocuğunuzun daha az yediğini düşünmenize neden olabilir.
1. Öncelikle, iştahsızlığın arkasında fiziksel veya ruhsal sebep olup olmadığını araştırın ve rahatsızlık varsa tedavisini sağlayın.
2. Varsa aile içindeki problemleri çözün. Gerekirse aile danışmanlığı ve psikolojik destek alın.
3 .Çocuğun sofrada oyalanması ve yemeğini ağzında bekletmesi karşısında sabırlı olun. Yemek miktarını artırmak için zorlama ve baskı yapmayın.
4. Çocuğun öğün aralarında kırıntılarla beslenmesini, abur-cubur, fast food atıştırmasını engelleyin.
5 .Düzenli saatlerde öğüne alışmasını sağlayın.
6. Öğünde yemeyen çocuğa arkasından koşarak kaşık kaşık bir şeyler yedirmeye çalışmayın. Yemeğin sofrada yenmesini alışkanlık haline getirin.
7 .‘Kardeşin bitirdi, sen hâlâ yemedin’ gibi kıyaslamalar yapmayın.
8 .Yemesi karşılığında takdir edin; fakat ödüle alıştırmayın.
9 .Çocuğun tabağına yiyebileceği kadar yemek koyun, bazen de azar azar yemek koyarak tabaktaki yemeğin her bitişinde onu takdir edin. Her çocuğun belirli bir mide kapasitesi vardır. Çocuğun mide kapasitesi zorla değil; teşvik edici davranışlarla geliştirilebilir. İsteksiz, zorla yenen gıdaların daha sonra çıkarıldığı sıktır.
10 .Sofrada yemek hakkında olumsuz konuşmayın.
11 .Sürekli aynı yemeği pişirmeyin.
12. Besinleri karbonhidrat, protein ve sebzelerden dengeli olacak şekilde içeriği zenginleştirerek tüketmeye gayret edin.
13 .Sofranızı şenlendirin, yemek sırasında olumsuz, üzücü ve rahatsız edici olaylardan söz etmeyin, çocuğun yaramazlıklarını ve hoşlanmadığınız yanlarını dile getirmeyin, eleştirme, ayıplama ve suçlamadan uzak durun, sıkıcı, kuralcı ve uzun konuşmalardan kaçının, ikaz gerekiyorsa espriyle beraber sempatik bir biçimde yaparak sofranın neşesini kaçırmayın. Bu arada çocukla konuşmak, şakalar yapmak, hikayeler anlatmak yemeği zevkli hale getirebilir.
14 .Aşırı miktarda inek sütü vermeyin. Ağırlıklı inek sütüyle beslenen çocuklar tok olduklarından diğer gıdalara direnç gösterirler. Bu dengesiz beslenme ve genellikle kansızlığa da zemin hazırlar. Ayrıca ileri yaşamda alerjik hastalık ve diyabet riskinin arttığı söylenmektedir. Diğer ek gıdaları daha fazla alması için inek sütünü bir veya iki öğüne indirmek faydalı olabilir.
15 .Çocuğun bireysel gelişimini destekleyin. Onu sofrada özgür bırakarak kaşığıyla kendi yemesini teşvik edin.
16 .Azarlama, eleştiri ve şiddetten sakının. Cezalandırılan çocuk tepkisini size yemek yemeyerek gösterebilir.
17 .Yemekleri iyi pişirin, lezzetli olmalarına özen gösterin, servisi normal sıcaklıkta yapın. Tatsız tuzsuz, iyi pişmemiş, kalitesiz yemeğin iştahla yenmesini beklemeyin.
18 .Uygun hava şartlarında çocukları ev hapsinden kurtarın. Açık havada gezinti ve spor yapmalarını, yemeklerini de bu ortamda yemelerini sağlayın. Yüksek oksijenli, temiz hava ve yeşil doğa, hayatı monotonluktan kurtarır, metabolizmayı canlandırır, iştahı açar.
19 .Muhtemelen çocukken sizinde iştahsız olduğunuzu ve anne babanızın sizin için endişe ettiğini düşünün.
20. İştah şurubu adı altında satılan ilaçlardan uzak durun
22 Ekim 2007 Pazartesi
Elif'in İlk Adımları
Elif ile yürüyüş denemelerimizden biri. Aralık'ta geldiğimizde belki koşuyor olabilir, kimbilir :)
19 Ekim 2007 Cuma
18 Ekim 2007 Perşembe
Bebeğinizi Beslerken Bazı Tavsiyeler
Not: Yukarıdaki açıklamalar sadece tavsiye niteliğindedir.
15 Ekim 2007 Pazartesi
Bebeğiniz İçin Yemek Tarifleri

Yazar: Senem Tüten Mestçi
Sy: 127
Bugün Ne Pişirsem?
3 Ekim 2007 Çarşamba
Bu Sefer de Benden Olsun

25 Eylül 2007 Salı
Elif'i Artık Kimse Tutamıyor
Yaklaşık 5 gündür sıralamaya başladı. Artık dur durak bilmiyor. Tutanarak gidebileceği her yerde tur atıyor. En çok sevdiği mekanlardan biri mutfak. Mutfakta ben yemek pişirirken o da masanın altında ve sandalyelerin arasında gezinmekten çok hoşlanıyor. Tabii en büyük zevklerinden biri de sandalyeye tutunmak. Bir de yatak odasındaki ve mutfaktaki en alt çekmeceleri açıp içindekileri teker teker çıkarmak. Maalesef "hayır" kelimesinden anlamıyor. Bir gün sandalyeden düşecek ya da eli sıkışacak diye korkuyorum. Gerçi elleri sıkışmıştı ama pek ders almıyoruz bazı şeylerden.
20 Eylül 2007 Perşembe
En Sevdiğim Çorba: Tarhana
Tarhana zaten tek başına çok besleyici bir besindir, yoğurt da olunca çok daha faydalı oluyor.
16 Eylül 2007 Pazar
Oyuncak Seçerken Dikkatli Olun

*Seçeceğiniz oyuncak bebeğinizin gelişim dönemine uygun olmalıdır. Kendisinden küçüklere uygun oyuncaklar, ilgisini çekmezken, kendisinden büyüklere uygun oyuncaklar bebeğinizin becerilerini aşacağı için cesaretini kırabilir.
*Oyuncaklar ilgi çekici ve cazip olmalıdır.
*Oyuncaklar, bebeğinizin yutamayacağı büyüklükte parçalardan oluşmalı; keskin kenarı olmamalı, paslanmamalı ve hafif olmalı.
*Bebekler dünyayı ağızları ile tanıdıkları için her türlü nesneyi ağızlarına götürürler. Bu nedenle seçeceğiniz oyuncakta bebeğinizin sağlığına zarar verici kimyasallar ve boyaların kullanılmamış olduğundan emin olun.
*Oyuncaklar çabuk kırılmamalı, dayanıklı olmalıdır.
0-6 ay döneminde parlar renklerde yumuşak küpler, çıngıraklar, kırılmayacak aynalar, hareketli sesli ve ışıklı dönenceler alınabilir.
6. aydan itibaren 1 yaşına kadar olan dönemde diş kaşıyıcıları, toplar, iç içe geçen kaplar, banyo oyuncakları düşünülebilir.
1 yaşından 2 yaşına kadar basit yap-bozlar, peluş oyuncaklar, itilip çekilen oyuncaklar, oyuncak telefon, müzik aletleri, resimli kitaplar alınabilir.
11 Eylül 2007 Salı
Elif Yüzüyor
Elif Bebek Artık Emekliyor
Fiziksel gelişiminden bahsedecek olursak Elif bebek artık emekliyor. 19 ağustos itibariyle öne doğru ilk emeklemesini yaptı. Şimdi artık son sürat gitmeye başladı, gerçi eminim bundan da hızlı dönemler olacaktır. Emekleme dışında tırmanma faaliyetlerimiz de oldukça yoğun. Zaten sadece emeklese beni bu kadar çok yormayacak ama olur olmadık yerlere tırmanmaya çalıştığı için sürekli müdahalede bulunmak zorunda kalıyorum. Bir de bu aralar anneci oldu çok. Sürekli dizimin dibinde. Sürekli bana tırmanmaya çalışıyor. Ben odadan ayrılayım hemen arkamdan ağlamaya başlıyor ve pat pat emekleyerek yanıma geliyor.
Gece uykusuzlukları da hat safhada. Bu dönemde ayrılık korkusu olurmuş bebeklerde. Yalnız kalacağından korkarmış. Bu yüzden olsa gerek, gece yarım saatte bir uyanıyor, kucağıma alınca bazen kolay uyuyor bazen de biraz uğraştırıyor. Uyudu diye koyarken açıveriyor gözlerini, hemen hissediyor kucaktan ayrılacağını. Tabii ben bu arada sınırlarımı zorluyorum.
Aslında çekilir dert değil ama Gülben Ergen’in dediği gibi “aşksın sen, cansın sen, uykusuzluğum, yorgunluğum hep bu yüzden”
3 Temmuz 2007 Salı
İlk Beslenmemiz

28 Haziran 2007 Perşembe
5. Ay Muayenesi
Dün nihayet 5. ay kontrolüne gittik. Herşey yolunda ama kilosu biraz sınırın altında kalmış. Bu nedenle ek besinlere geçecekmişiz. Normal şartlarda 6. ayda geçilmesi gerekiyor ancak bir-iki ay erken de geçilebilirmiş. Bir arkadaşım erken başlamasının iyi olacağını, inşallah 6. ayda hapur hupur götüreceğini söylüyor. Umarım dediğin gibi olur Gayecim.
5. ay için doktor bize yoğurt, meyve suyu, tahıllı mamalar verdi. İlk başlangıçta sadece tek bir gıda ile başlamak gerekirmiş. Ben meyveli pirinçli mama ile başlamayı düşünüyorum. İlk 3-4 gün sadece mama ve anne sütü deneyeceğim. Eğer allerji ya da başka yan etkiler göstermezse yavaş yavaş yoğurt ve meyve suyuna geçeceğim. Tabii bunları da hep yalnız vereceğim. İlk başta 1 tatlı kaşığı ile başlayıp, daha sonra yavaş yavaş arttıracağız. Eğer reddederse zorlamak yokmuş. Ertesi gün yeniden deneyeceğiz. Üst üste redderse başka bir gıdayı vereceğiz. Bebekleri ilk beslenmelerinde zorlamak ileride beslenme ile ilgili çok büyük sıkıntılara sebep olurmuş.
Buarada vitamininin yanına bir de demir ilacı eklendi. Bu ay itibari ile artık demir eksikliği görülebilirmiş. O yüzden hiç aksatmadan vermek gerekiyor. Yalnız doktorun dediğine göre tadı pek hoş değilmiş, biraz zorlanabilirsiniz dedi. Ancak yazılardan okuduğum kadarıyla mesela bebek meyve suyunu içerse, içine karıştırılabilirmiş.
İlk deneyimimizi bu akşam yaşayacağız. Umarım çok zor olmaz. Ama yine de çok sabırlı olmak gerekecek. Dün apar topar yumuşak üçlu kaşık almak için çarşıya gittik, ama ne zor şeymiş kaşık bulmak Diyarbakır'da. En sonunda chicconun ürünlerini satan bir mağaza var burada, Tillo bebe diye oradan epeycene kazıklanarak Nuby'nin silikon kaçıklarından aldık.
C.tesi günü pnömokok aşısını yaptırmaya götüreceğiz. 4 doz olarak yapılan bu aşının 2. dozunu vurduracağız. Pnömokok aşısı zatüree için yapılan bir aşı.
Bir sonraki yazımda ilk beslenmesi ile ilgili yaşadıklarımızı yazacağım sizlere.
23 Haziran 2007 Cumartesi
Sıcaklar Başladı

Batıda da başlamış olduğu gibi burada da sıcaklar fena bastırdı. İşin kötü yanı burada sıcak bir geldi mi, bir daha gitmiyor. Klimanın bebekler için sağlıklı olmadığını biliyorum ancak başka çaremiz yok. Yoksa buhar olup uçacak...
Diş sıkıntısından bahsetmiştim sizlere. Hala devam ediyor ama henüz gelen giden birşey yok. Doktorumuz rahatlatıcı bir krem önerdi, ismi dentinex jel, bir de yanlış hatırlamıyorsam kaljel diye bir jel varmış herhalde. Onun dışında buzdolabında duran sulu diş kaşıyıcıları var. Onları veriyorum rahatlasın diye.
Kabızlık sorunumuz bu hafta geçti gibi. Şimdi saati belli olmasa da hergün yapıyor artık. Geçtiğimiz zamanlarda sıkıntılarından biri de kabızlık olabilir.
Sivrisineklerle başımız dertte. Geçen sizlere göndermiş olduğum resimlere bakıp hepiniz yüzündekileri sordunuz. Maalesef sinek ısırığı. Şimdi artık likit sivrisinek kovucu kullanıyorum odasında. Uzatma kordonuyla Eliften mümkün olduğunca uzak tutmaya çalışıyorum. Dışarı çıktığımızda sinekliği var ancak öyle eskisi gibi arabada durup bize bakmadığı için kucağımıza alıyoruz ve o arada da hemen yiyiveriyorlar kızımı. Bugün e-bebek 'dan sinek kovucu sipariş ettim. Benim bildiğim bir chicco'nun bir de dalin'in bebek için özel üretilmiş kovucuları var. Ben Chicco'nun spreyini aldım. Sürmek daha kolay olsun diye. Umarım işe yarar.
Görseniz artık o kadar harketli ki.. Altını değiştirirken özellikle neredeyse kalkıp gidecek. Sürekli bir o yana bir bu yana. Bacaklar zaten hiç durmuyor. Yattığı yerde sallayıp duruyor. O kadar bacak hareketini ben yapıyor olsaydım göbek falan kalmazdı herhalde.
Artık çok daha sık yüksek sesle gülmeye başladı. Keyifli olduğu zamanları görmelisiniz. Tüm çekilen sıkıntılara bedel.
13 Haziran 2007 Çarşamba
Elif 4.5 Aylık


Merhaba, 3. ay kontrolünden beridir sizlere yazamadım. Gerçi bu dönemde de birçoğunuz Elif’i canlı canlı görme imkanı uldu. Okumaktan daha iyi değil mi?
1 Hazirandan beri Diyarbakır’dayız. Havalar ısındı, 33 derecelerde geziyor, ama yine de evler dayanılmayacak kadar sıcak değil henüz. Gerçi haftasonu 37 derece olacakmış. Elif hanım hergeçen gün büymeye devam ediyor. Kilosu herhalde 7’e doğru gidiyordur.
İstanbul’dayken zaten kavraması çoktan başlamıştı. Şimdi artık kucağımızdayken her şeye atlıyor. Su şişesi çok ilgisini çekiyor. Onunla uzun süre oyalanabiliyor. Telefonda eğer kucağımdaysa kordonu tutuveriyor, ya da telefona uzanmaya kalkıyor.
Yeni yeni sesler çıkarmaya da başladı. Bubu falan diyor. Bir de edepsiz bir bağırışı var ki sormayın. Özellikle şımardığı zaman öyle bağırıyor.
En sıkıntı duyduğum konu yüzükoyun yattığında tembellik yapmasıydı. Neyse ki İstanbul’da başlamıştı kafasını kaldırmaya. Şimdi artık önüne oyuncak koyuyorum o şekilde oynayabiliyor. Göğsünü de kaldırabiliyor, ellerinden yardım alarak.
Gündüzleri kısa ama sık sık uyuyor. Bu beni oldukça rahatlatıyor. Bazen daldırıp 2 saat bile uyuduğu oluyor akşamüstleri. Yani anlayacağınız yine yoruluyorum ama eskisinden biraz daha rahatım.
Bu arada ben de artık spora başladım. Şimdilik sabahları fırsat buldum, yürüyüş yapıyorum. Daha sıcaklar başladığında, Murat’ın evde olduğu akşamları Elifi uyutup, gece yürüyüş yapmayı planlıyorum. Yürüyüşün aslında sporun yanında ruhumu da dinlendirdiğini fark ettim.
Ay sonunda doktor muayenesinden sonra yeniden görüşmek üzere…
28 Nisan 2007 Cumartesi
Elif Artık Çok Yaramaz

8 Nisan 2007 Pazar
Elif Doktorda

Ve sonunda beklediğimiz gün geldi. Geçtiğimiz cuma günü doktora gittik. Lojmanlarda neredeyse tüm çocukların gittiği bir doktor var, biz de ona götürdük. Gelelim sonuçlara...
Elif kızımız tam 5.550gr. olmuş, boyu da 60 cm. :)) Bu ay yapılması gereken bir sürü aşı vardı. 5'li karma dediğimiz (difteri, tetanos, boğmaca, çocuk felci ve menenjit) ve yeni çıkan rota virüsü aşısı. Dün aşılarını oldu. Neyse ki korktuğumuz gibi olmadı, akşam ateşi çıkmadı, tam tersine bütün gün uyudu neredeyse :) uyuşturucu mu vurdular ne??? Pazartesi günü de verem aşısı olacak. Onu Verem Savaş'ta yaptıracakmışız. Verem aşısından sonra iki gün yıkanmaması gerekirmiş. Buarada doktor yakında elini emmeye başlayacağını ve salya akıtacağını söyledi. Elif de sanki bunu duymuş da anlamış gibi akşamına elini emmeye başladı. Diş çıkarma süreci şimdiden başladı sanırım. Ne kadar da uzun sürecek demek ki...
Onun dışında anne sütüne devam ediyoruz. Gece uykularımız oldukça rahat geçiyor. Ancak gündüzleri hiç uyumuyor gibi birşey. Annemlerin gidişinden sonra ilk defa cuma günü kızımla birbaşımıza kaldık. Ben de kızımı bu zamana kadar sakin zannederdim. Oysa yalnız kalınca anladım ki sürekli ilgi istiyor. Yemek yapmak falan çok zor olacak bu gidişle. Neyse artık bakacağız çaresine.
3 Nisan 2007 Salı
Elif 62 Günlük

Dün bir arkadaşımızın oğlunu ziyaret ettim. Eliften 28 gün sonra doğmuştu ancak yaşamla ölüm arasında gidip gelmişti. Neyse ki yaşama tutunmayı başarmıştı. 3.750 idi kilosu ve küçücüktü. İlk defa kızım bana acayip büyük gözüktü. Dün Yiğit'in yanında dana gibi kaldı valla :)))
Gülücüklerimiz devam ediyor. Yüzüne bakıp güldüğünüzde size muhakkak karşılık veriyor. Şimdi de yeni yeni dil çıkarmalarımız başladı. Kürek gibi dili varmış meğer bizimkisinin. Dil hep dışarıda...
Burada havalar yine soğudu. Bulutlu ve yağışlı dışarısı, çok sevimsiz. Ama yine de kalın kalın giyip dışarı çıkıyoruz. Ne de olsa kar soğuğu değil. Yukarıdaki resim dünkü gezintimizden bir hatıra...
26 Mart 2007 Pazartesi
Elif Geziyor
Pazar günü ise önce bizim lokalde brunch yaptık, ardından MegaCenter alışveriş merkezine gittik. Buarada otoparkta Elif hanım karnını doyurdu. Oradan da Gazi Köşkü adı verilen bir turistik mekana gittik. Orada da arabada altını değiştirdik, sonra da açık havada keyifli keyifli oturduk. Eve dönmemiz akşamüstü 6 oldu. Zaten neredeyse bütün gün uyumuştu ona rağmen eve gelince oldukça derin bir uykuya daldı. Açık hava çarptı herhalde :)))
Elif hanım bu gezmeler sırasında o kadar sakindi ki.. Zaten arabada hemen uyuyor sonra da kolay kolay ayımıyor. Ama uyanık olduğu zamanlarda bile hiç sesini çıkartmadan etrafı seyretti.
Yani anlayacağınız Elif hanımla her yere gidilir. Şimdi meme emdiği için herşey rahat. Uygun bir yer buldum mu emziriveriyorum. Çocuk yapmak isteyenlere duyurulur, bebekle sinema haricinde heryere gidebilirsiniz.
23 Mart 2007 Cuma
Elifli Günler
Artık yavaş yavaş kendini tanımaya başladı. Zaman zaman ellerini inceliyor. Burnuna doğru yakınlaştırıp inceliyor. Ama henüz eline verilen bir nesneyi bilinçli olarak tutamıyor.
Gülümsemeleri gitgide artıyor. Keyifli olduğu vakitleri görmenizi isterdim. Nasıl gülüyor anlatamam. Gözünün içine bakıyor, sen muck falan yapınca bilinçli olarak gülüyor. Onunla bol bol konuşuyorum çünkü ciddi ciddi dinliyor.
Alt açma ve banyolarımız çok keyifli. Temizliği çok seviyor. Ağladığı zamanlarda bile altını açınca susuveriyor. Banyoda da hiç ağlamıyor ancak artık balık gibi ynamaları başladı. Elimizden kaçıverecek diye korkuyorum. Geçen gün Muratla birlikte banyo yaptırma stajı yaptık. Annem de gözetmen oldu. Bana göre çok kötü değildi ama anneme göre sınıfta kalmışız. :)) Anneciğim sanırım daha gitma vaktiniz gelmedi o zaman:)))
Vakit buldukça yazmaya devam edeceğim...
18 Mart 2007 Pazar
Elif artık evinde
Uzun süredir blogumu güncelleyemiyordum. Elifin hayatımıza girmesiyle herşey biranda değişti tabii. 45 günlük bir İstanbul macerasından sonra nihayet Diyarbakır'a, evimize, geldik. Öncelikle küçük kızıma uçakta çok uslu durduğu için çok teşekkür ediyorum. Ve tabii ki Murat'a...Neden mi? Eve geldiğimizde Elif için hazırlamış olduğu sürpriz nedeniyle...Kapıyı açtığımızda karşımızda Hoşgeldin Elif yazısı çıktı. Ve heryer rengarenk balonlarla doluydu. Odası bir rüya gibiydi. Herşey o kadar güzeldi ki...
Kızımız neyse ki yeni yerini yadırgamadı. Gece, herzaman olduğu gibi uyuması 1'i buldu :))) Kızım yani bari ilk gece kendi yatağında yatsaydın....
Bugün annemle birlikte Elif'in valizini açtık ve odasını düzene soktuk. Küçücük birşey ama maaşallah eşyaları ile başımızı döndürdü valla...
Biraz önce banyosunu yaptırdık. Misler gibi kokuyor şuanda. Ama hala uyumaya niyeti yok !!!
Şimdilik bu kadar olsun. Bundan sonra blogumu fırsat buldukça güncelleyeceğim. Size Elif ile ilgili gelişmeleri anlatacağım. Resim de koymak isterdim ama malum babamız bu konuda biraz hassas... Artık resimleri mail yolu ile gönderirim.
13 Şubat 2007 Salı
Nihayet!!!
Hayat bir nefes derler ve derlerki insanın doğarken aldığı nefes, ruh terk edene kadar bedeni, saklı kalırmış ciğerinde insanın ve terk edermiş ruhuyla bereber bedeni!!
İşte her şeyden mühimi o mucize nefesi çekti Elifim ciğerlerine...kutlu olsun!!!
Bizi bu çok güzel ama çok zorlu vakitlerde sesiyle sözüyle ismiyle cismiyle niyetiyle yalnız bırakmayan herkeze çokça teşekkür eder Elif kızımız vede ellerinden öper büyüklerinin!!! Küçüklerininde gözlerinden öptüğü günleri sanal yahut hakiki tüm alemlerde yine beraberlik içinde görmek arzusuyla....hoşçakalın!
Gamze&Murat
25 Ocak 2007 Perşembe
Son 10 Gün
En son 23 ocak salı günü doktora gittik. 3.300 kg olmuş. Ancak biraz daha zamanı varmış. Neyse ki bugün birkaç saat rötarlı da olsa babası yanımıza geliyor. O yüzden artık Elif istediği vakitte gelebilir. Umarım önümüzdeki hafta başını geçmez. Çünkü hem ben, hem Elif bu durumdan gayet sıkılmış vaziyetteyiz. Hem ne kadar erken gelirse babası da onu o kadar çok görecek. Bundan sonraki kontrole p.tesi günü gideceğiz.
Hastalığımın da etkisiyle gecelerim gerçekten çok zor geçiyor. Her gece bazen 3'de bazen 5'de muhakkak uyanıyorum. Acaba bunlar bizi bekleyen uykusuz gecelerimizin provası mı?
Sonuç olarak en fazla 10 gün gibi bir süre kaldı. Heyecanla bekliyoruz. Herhalde bundan sonraki güncelleyişimde kızımın fotoğraflarını koyarım diye düşünüyorum.
10 Ocak 2007 Çarşamba
Normal Doğum ya da Sezeryan
Doktorla normal doğum hakkında konuştuk, endişelerimi anlattım ona. Ben hamileliğimin başından beri hep sezeryan düşündüm, normal doğuma kesinlikle cesaret edemiyordum. Ama son zamanlarda yavaş yavaş fikrim değişmeye başladı. Normal doğumun daha sağlıklı bir yöntem olduğunu biliyordum elbet ama düşüncesi bile beni korkutuyordu. Şu günlerde de bir cesaret geldi, hadi hayırlısı.
Doktor epiduralle yapılacak olan normal doğumda hastaneye gelir gelmez epiduralin yapılacağından bahsetti. Ben epidural hemen yapılmıyor diye biliyordum, belli bir aşamaya kadar sancı çekiliyordu. Ancak Altuğ Bey, Memorial Hastanesinde artık daha farklı uygulandığından bahsetti. Hastaneye gelindiğinde eğer doğum kesin olacaksa epidurali yapıyorlamış, böylece çok daha az sancı çekiyormuşsun. Bunu duymak beni epey rahatlattı. Ayrıca evim Erenköy’de olduğu için hastaneye yetişememe gibi bir endişem olduğundan da bahsettim. Doktor böyle bir şeyin mümkün olmayacağını söyledi. Çünkü ilk kez doğum yapan bir kadının doğurması en az 7, ortalama da 14 saat sürermiş. Eh eğer beklenenden biraz daha erken gelmezse zaten ayın 18’inden itibaren Nişantaşında oturan teyzemlerde kalmaya karar verdim. Böylece hastaneye bir taksilik mesafede olacağım.
Ama burada kimsenin bana garanti veremeyeceği bir konu Murat’ın yetişip yetişemeyeceği. Onsuz normal doğum yapabileceğimi düşünemiyorum. Bana başka kim onun kadar cesaret verebilir ki???? Bu konuyu Allah’a havale etmekten başka çarem yok sanırım. Ama son günlerde bu düşünceler uykularımı kaçırır oldu.
Not: Bu yazıyı doktora gittiğimizin ertesi günü yazmıştım yani 7.1.2006 pazar günü, ancak şuanda annemlerde kaldığım için evde internet yok ve sık sık da laptpumu alıp dışarı çıkma imkanı bulamıyorum.
2 Ocak 2007 Salı
Çatlak Kremleri Gerçekten İşe Yarıyor mu?
Bu kadar düzenli kullandığım halde neden bu çatlaklar? Acaba kullanmasaydım çok daha fazla mı çıkacaktı, yoksa vücudun yapacağı varsa ne kadar kullanırsan kullan çıkıyor mu? Ya da badem yağı gibi çok daha ekonomik yağlar kullansaydım da aynı sonuç olur muydu? Bu soruların cevabını asla net olarak öğrenemeyeceğim Ama maalesef ki insan böyle bir durumda işini pek şansa bırakamıyor.
Bu arada kullandığım kremler neler miydi?
Üç farklı krem kullandım, bunlar sırasıyla: Babé, Phytolastil (Lierac), ve Bonal