28 Şubat 2008 Perşembe

Diyarbakır'daki Günlerimiz

Evimizde düzenimizi tutturduk sonunda. Dün temizliğimiz de yapıldı. Artık içim rahat. Yalnız Elif burada çok yalnız. Geldiğimizden beri dışarı çıkamadığımız için insan yüzü göremedik hiç. Babamızı bile göremiyoruz, malum. Haftasonu da çalıştığı için bir yerlere gidemedik, kimselerle görüşemedik. Bu nedenle Elif gerçekten çok sıkıldı. Tabii ben de. Bütün gün birbirimizleyiz. Kuyruk gibi peşimden hiç ayrılmıyor. Artık gerçekten de bunaltıcı bir hal almaya başladı. Başbaşa olunca emme isteği çok artıyor. Artık can sıkıntısından mıdır nedir bilmem. İstanbul'da bu kadar değildi. Şimdi her dakika emmek istiyor. Nasıl keseceğiz bu durumda bilemiyorum.
İshali sonunda geçti, artık diyetimizi bıraktık, normal yemeklere devam ediyoruz.
Dün burada hava çok güzeldi, tam bahar havasıydı valla. Elif'i gezmeye çıkardım, parka gittik, Elif için çok eğlenceliydi ama benim için çok yorucu geçti. Ben çok kalın giyinmişim, sıcaktan bunaldım, öyle olunca çok çabuk kesildim. Eve zor attım kendimi, Elif uyusun da ben de dinleneyim derken Elif çok az uyudu ben de öylece kalakaldım. Psikopata bağlamak üzereydim neredeyse. Babamız da geç geldi, o geldiğinde Elif uyumuştu bile. Bugün de bir arkadaşımın bebeğini ziyarete gideceğiz, biraz sosyalleşme zamanı geldi artık.
Bugün ilk defa koltuğa tırmanmayı başardı. Kendisinin de çok hoşuna gitti. Bundan sonra çok iyi kollamak gerekecek bir müddet.

22 Şubat 2008 Cuma

Ve Artık Evimizdeyiz

Uzun zaman oldu bloğumu güncelleyemedim. Annemlerin evine biz uyurken, sabaha karşı hırsız girmiş ve elektronik eşya ile paraları alıp götürmüş. Cep telefonları, fotoğraf makinesi ile birlikte babamın bilgisayarını da alıp gitmiş. Bu nedenle teknoloji ile bağlantım kesildi bir müddet. Olay çok can sıkıcı ve bir o kadar da tedirgin ediciydi. Giden herşeye yanıyorum ama en çok da laptopa yanıyorum. İstanbul'da bulunduğumuz süre içerisinde çektiğimiz bütün fotoğraflar bilgisayarla birlikte gitti. Elif'in ilk adım görüntüleri, vefat eden dedesi ile görüntüleri, doğumgünü resimleri falan. Özel olanlar yani.
Neyse tüm kötü olayları geride bırakıp 2.5 ay aradan sonra Diyarbakır'a döndük diyordum ki, dün akşamüstü Elif kusmaya başladı. Gece 3'e kadar ağlamaktan canımızı çıkardı. En son gece 3'de ishal çıktı ve rahatlayıp uyudu. Tabii uyudu derken sadece 2 saat. 2 saat sonra yine ishal çıktı. 9 gibi uyandığında da artık pelte gibi olmuştu. Yataktan kalkacak hali yoktu. Kahvaltıda sadece beyaz peynir ile ekmek verdim. Birkaç lokma aldı ve neyse ki kusmadı. İstanbul'daki doktorumuzu aradım hemen, doktor buaralar çok salgın olduğunu söyledi. Kusmasının kesilmiş olmasından dolayı endişelencek birşey yok dedi. İshali bir hafta sürebilirmiş. Reflor adlı bir ilaç verdi. Toz karışım. Yoğurduna karıştır dedi. Ama bizimkisinin iştahı olmadığı için ben suya karıştırdım, ama maalesef pek azını içti. Bugünün çoğunu uyuyarak geçirdi. İshal çok feci birşeymiş. Nasıl yorgun düşürüyor insanı. Buarada doktor bu hastalığın bize de bulaşabileceğini söyledi. Çok çabuk yayılıyormuş. Aman dikkat.
Not: Yeni fotoğraf makinesi alana kadar Elif'in resimlerini yayınlayamayacağım. Yazılarımla idare edin. :)

8 Şubat 2008 Cuma

Elif'in İlk Kelimesi

Dün ilk kelimesini söyledi diyebilirim. Aslında uzun süredir "baba" kelimesini dilinden düşürmüyor. Sanırım "baba"derken "anne" demek istiyor. Babamız bu fikrime eminim katılmayacak, ama öyle işte. Ne zaman beni görse "baba" diye bağırıyor. Anneyi bir türlü öğretemiyorum.
"Baba" kelimesinden sonra ilk söylediği kelime "tik tak" oldu. Saat nasıl yapıyor diye sorunca aynen böyle cevap verdi. Verdiği cevabın çok hoş olduğunu kendisi de anlamış olacak ki, her söyleyişinde şirin şirin gülümsüyor.
Bugün bir aile dostumuza gideceğiz. Saliha teyzemiz ne zamandır bekliyordu Elif'i getirelim diye. Yarın da sabahtan babaannemizi görmeye gideceğiz. Babaannesi de onu çok özlemiştir. Buaralar pek sık gezer olduk. Elif de bu durumdan çok memnun tabii. Yarın akşam da Ömer, Serra ve Kaan gelecek. Cümbüşü görün siz. Çok yorucu bir akşam olacak.

4 Şubat 2008 Pazartesi

Elif Babası ile Telefonda Konuşuyor

Elif'in 12. Ay Muayenesi



Bugün Elif'i 12.ay kontrolü için doktora götürdük. Artık doktordan çok ciddi şekilde korkuyor. Halbuki en son iki gidişimizde doktor amcamız onun hiç canını yakmadı ama bugün soyunurken nasıl kıyameti kopardığını bir görseydiniz. Gözünün yaşıyla ağladı. Doktor muayenesini benim kucağımda yapmak zorunda kaldı. En son olarak da Kızamık, Kızamıkçık, Kabakulak aşısını yaptı. Bu aşı deri altına yapıldığı için çok yakarmış. Zavallım ağlamaktan kıpkırmızı kesildi. Doktor 5-10 gün sonra ateş yapabileceğini, çok küçük bir ihtimalle de biraz daha sonrasında kabakulak belirtisi olan kulakta şişme görülebileceğini söyledi.

En son muayeneden sonra yani 25 ocaktan sonra 360gr. almış. Bu beni çok mutlu etti. Muhallebi yemeye başladı demiştim ya, onun etkisi olsa gerek. Boyu da 74.5. Bütün değerleri şimdilik ortalama seviyede geziyor. Artık yumurtanın beyazını ve bal verebileceğimizi söyledi. Ben zaten ne zamandır çorbalarına terbiye yaparken beyazını veriyordum aslında. Ama bal hiç vermedim.

Biliyorsunuz Elif yaklaşık 2 aydır yürüyor. Ama yürürken içe doğru basıyor. Doktor bu durumun neredeyse 2 yaşına kadar normal olduğunu söyledi.

Buarada yine bir hatırlatmayapmak istiyorum. Doktorumuz bize başından beri bebe bisküvisi hiç tavsiye etmedi. Çok kesin konuşmamakla birlikte bebe bisküvilerinin üretim şeklinden dolayı kansorejen olduğu söyleniyormuş. O nedenle evde yaptığınız keklerden ve kurabiyelerden vermeye özen gösterin dedi. Ben de öyle yapıyorum ya da arada sırada petibör bisküvi veriyorum. Onları da çok seviyor.

Farklı bir bakış açısı