25 Şubat 2011 Cuma

Dalgın Anne

Bunları yazmadan edemeyeceğim. İleride okudukça halime güleceğim....
Bazen aslında çoğunlukla kafam o kadar yoğun ki...Özellikle de Elif'in evde olduğu zamanlarda...Herşeyini benden bekliyor. Çoğunlukla yemeğini yedirmek zorunda kalıyorum. Bazen tutturuyor beni sen giydir diye. İşte böyle zamanlarda bazı karışık durumlar çıktı ortaya. Bir keresinde dışarı çıkacağız, kapının önünde giyinme telaşesinde, pembe paltonun önünü kapattım ve şöyle bir baktım...Elif'in paltosunu Emre'ye giydirmişim, Elif de bana bakıyor şaşkın. Emre olaydan bihaber.....:)
İstanbuldayız, annemlerde yemek yiyiyoruz. Emre'yi yediriyorum, bir yandan da Elif iki kaşıktan sonra oyunlara başladığı için ona da veriyorum. Emre'nin kaşığını Elif'in ağzına vermişim yanlışlıkla, tabii Elif hemen ağzından çıkardı....
Dün gece de tersini yaşadık ama erken farkettim neyse ki...Elif'in kaşığını Emre'ye doğru uzatırken birden uyandım. Bunlar gibi dalgınlıkları yapar oldum son zamanlarda...Bakalım daha neler yapacağım

23 Şubat 2011 Çarşamba

Emre Yürüyor

En son yazımda Elif'in ateşini düşüremediğimden bahsetmiştim ya, en son 40'a çıkınca doktora götürdük, meğer boğaz enfeksiyonu olmuş. Penisilin grubundan bir antibiyotikle hiç ummadığımız kadar çabuk geçti. O günden beri nazar değmesin hepimiz gayet iyiyiz.
Emre artık adımlarını iyice arttırdı. Özellikle dünden beri çok büyük bir gelişme katetti. Artık yürüyor diyebilirim. Koridorun yarısına kadar yürümeyi başarıyor. Doğumgününde ortalıkta yürüyor olacak herhalde.


Elif de tüm bu gelişmeleri neşe içinde izliyor. Kardeşi ona doğru yürüyünce "gel oğluşum gel bana gel" deyip onu çağırıyor, sonra da alkışlıyor. Aslına bakarsanız Elif evde olduğu zaman Emre'yi çok güzel oyalıyor, ben yalnızken benim yanımdan ayrılmıyor. Bir de dolapları karıştırması cabası. Bugün büfemdeki misafir çay bardağımı zor kurtardım elinden. Mutfakta yağlarımın olduğu dolapla, ayakkabılığa ikeadan aldığım kilitleri koydum. Şimdilik en önemli iki dolabım güvenli. Diğer başka yerlere de koymak için internetten sipariş verdim. Bu dolap ve çekmece kilitleri gerçekten çok yararlı. Ben Elif'te de bazı yerlerde kullanmıştım.

10 Şubat 2011 Perşembe

İyi ki Doğdun Güzel Kızım

Neredeyse bir ay olmuş yazmayalı. Daha sonra yazarım şimdi işim var, yorgunum gibi bahanelerle hep erteledim. Ama bahanelerim gerçek...Hastalıklarımız hiç eksik olmuyor. Emre'nin gece çok sık uyanmaları sonucunda gündüzleri zombi gibi gezmeye başladım. Evin işi zaten hiç bitmiyor. Alışveriş sitemle ilgilenmem gerekiyor bir yandan....Bir de 9 günlük bir İstanbul gezimiz oldu.

31 Ocak biricik kızımın doğumgünüydü. O nedenle önce okulda bir kutlama yapıldı, arkadaşlarıyla beraber parti yaptılar. Ardından bu sene şöyle güzel bir parti yapalım istedik. Geçen sene çok sönük geçmişti evde bir başımıza. Bu sene kalabalık olsun istedik istanbul'a gittik , ama ailemiz de pek bir kalabalık. Şimdi biz dışarıdan geliyoruz diye de teyzeler gibi büyükler de bulunmak istiyorlar haklı olarak, o zaman sayı çok oluyor. Biz de eşimin akrabalarıyla olan bir partiyi babaannemizde, benim akrabalarımla olan bir partiyi de anneannemizde yapmaya karar verdik. Yani toplam 3 doğumgünü yaptık. :))) Bol bol pasta yedik :) Börekler, çörekler, sarmalar.... Babaannemize ve anneannemize verdikleri emekler için buradan bir kez daha teşekkür etmek istiyorum. Gerçekten de çok yoruldular. Ama herşey o kadar güzel oldu ki...Keşke bizim döndüğümüz gün yapılan babamın 70. yaşgünü kutlamasına da katılabilseydik, bir pasta da orada yerdik :)) Nice yıllara canım babacığım....

kreşte doğumgünü



4. yaşgünüydü...Bu sene herşeyin biraz daha farkındaydı. Süslenmek istedi, güzel olmak, prenses gibi olmak istedi. Evi süsleyince "hiç bu kadar güzel parti görmemiştim" dedi. Hoşuma gitti. Onun mutlu olduğunu görmek istiyorum. Onu düşündüğümüzü, onu önemsediğimizi farketsin istiyorum. İlgi alaka sadece Emre'ye değil, bir o kadar da kendisine...Anlasın istiyorum......

anneannede doğumgünü



babaannede doğumgünü

Tüm bu koşuşturmaca içerisinde Emre de yürüme çabaları içerisindeydi. Tay tay durup alkışlaması, koltuktan sehpaya bir iki adım atması....Ama hala kendine güveni gelemedi. Bugün de 3-4 adım atarak bana geldi.


kekin tadına bir vardı ki sormayın

teyzesinin kucağında

Tüm bunlar iyi hoş güzel de hastalıklar da hiç bitmedi maalesef. Geçen hafta elif hastalanmıştı, doktora gitmeye gerek kalmadan ateş düşmüştü. Sonra haftabaşından beri Emre hasta. Burun akıntısı, öksürük...En sonunda bugün doktora götürdük. Neyse ki öksürüğü bronşlarından değilmiş. Onun ilaçarını aldık eve gelirken Elif'i uğradık okuldan aldık, ateşi çıkmış. Akşamdan beri düşüremiyoruz. 39.8'e kadar çıktı ilk defa. İlacını yeni vermemiş olsaydım acile götürecektik. Yavaş yavaş düştü ama yavaş işte, 2 saat oldu vereli, hala 38.4' lerde geziyor. Nedir altından yatan sebep bilmiyorum.