25 Ocak 2007 Perşembe

Son 10 Gün

Internetten yoksun oluşum ve geçen haftadan beri rahatsız oluşumdan dolayı uzun süredir bloğumu güncelleyemedim. Size son gelişmelerden bahsetmek istiyorum. Öncelikle bizimkisinden hala tık yok.

En son 23 ocak salı günü doktora gittik. 3.300 kg olmuş. Ancak biraz daha zamanı varmış. Neyse ki bugün birkaç saat rötarlı da olsa babası yanımıza geliyor. O yüzden artık Elif istediği vakitte gelebilir. Umarım önümüzdeki hafta başını geçmez. Çünkü hem ben, hem Elif bu durumdan gayet sıkılmış vaziyetteyiz. Hem ne kadar erken gelirse babası da onu o kadar çok görecek. Bundan sonraki kontrole p.tesi günü gideceğiz.

Hastalığımın da etkisiyle gecelerim gerçekten çok zor geçiyor. Her gece bazen 3'de bazen 5'de muhakkak uyanıyorum. Acaba bunlar bizi bekleyen uykusuz gecelerimizin provası mı?

Sonuç olarak en fazla 10 gün gibi bir süre kaldı. Heyecanla bekliyoruz. Herhalde bundan sonraki güncelleyişimde kızımın fotoğraflarını koyarım diye düşünüyorum.

10 Ocak 2007 Çarşamba

Normal Doğum ya da Sezeryan

Cumartesi günü kontrol için doktora gittik. 36 haftayı geride bırakmışım. Artık bundan sonra her hafta gitmemiz gerekiyormuş. Her şey yolunda. Elif 2.7 kg olmuş. Boyu da 46.2 Yüzünü bu sefer görmemiz mümkün olmadı çünkü kordonlarla hep kapalıydı. Zaten bundan sonra hızla büyüdüğü için yüzünü eskisi kadar rahat görmemiz zormuş. Şuanda normal doğum için her şey yolunda gözüküyormuş.

Doktorla normal doğum hakkında konuştuk, endişelerimi anlattım ona. Ben hamileliğimin başından beri hep sezeryan düşündüm, normal doğuma kesinlikle cesaret edemiyordum. Ama son zamanlarda yavaş yavaş fikrim değişmeye başladı. Normal doğumun daha sağlıklı bir yöntem olduğunu biliyordum elbet ama düşüncesi bile beni korkutuyordu. Şu günlerde de bir cesaret geldi, hadi hayırlısı.

Doktor epiduralle yapılacak olan normal doğumda hastaneye gelir gelmez epiduralin yapılacağından bahsetti. Ben epidural hemen yapılmıyor diye biliyordum, belli bir aşamaya kadar sancı çekiliyordu. Ancak Altuğ Bey, Memorial Hastanesinde artık daha farklı uygulandığından bahsetti. Hastaneye gelindiğinde eğer doğum kesin olacaksa epidurali yapıyorlamış, böylece çok daha az sancı çekiyormuşsun. Bunu duymak beni epey rahatlattı. Ayrıca evim Erenköy’de olduğu için hastaneye yetişememe gibi bir endişem olduğundan da bahsettim. Doktor böyle bir şeyin mümkün olmayacağını söyledi. Çünkü ilk kez doğum yapan bir kadının doğurması en az 7, ortalama da 14 saat sürermiş. Eh eğer beklenenden biraz daha erken gelmezse zaten ayın 18’inden itibaren Nişantaşında oturan teyzemlerde kalmaya karar verdim. Böylece hastaneye bir taksilik mesafede olacağım.
Ama burada kimsenin bana garanti veremeyeceği bir konu Murat’ın yetişip yetişemeyeceği. Onsuz normal doğum yapabileceğimi düşünemiyorum. Bana başka kim onun kadar cesaret verebilir ki???? Bu konuyu Allah’a havale etmekten başka çarem yok sanırım. Ama son günlerde bu düşünceler uykularımı kaçırır oldu.


Not: Bu yazıyı doktora gittiğimizin ertesi günü yazmıştım yani 7.1.2006 pazar günü, ancak şuanda annemlerde kaldığım için evde internet yok ve sık sık da laptpumu alıp dışarı çıkma imkanı bulamıyorum.

2 Ocak 2007 Salı

Çatlak Kremleri Gerçekten İşe Yarıyor mu?

Hamileliğimin 4. ayından itibaren çatlak kremi kullanmaya başladım. Karın bölgesi, basenler ve göğüslerde her gün sabah akşam düzenli olarak kullandım. Bir tüp sadece 1 ay idare ediyordu. Bu nedenle fiyatları 55 ile 70 YTL arasında değişen bu kremlere dünyanın parasını ödedim. Ancak buna rağmen geçen gün çok acı verici bir şekilde fark ettim ki karın bölgemde az da denemeyecek kadar çatlak oluşmuş. Acayip moralim bozuldu.

Bu kadar düzenli kullandığım halde neden bu çatlaklar? Acaba kullanmasaydım çok daha fazla mı çıkacaktı, yoksa vücudun yapacağı varsa ne kadar kullanırsan kullan çıkıyor mu? Ya da badem yağı gibi çok daha ekonomik yağlar kullansaydım da aynı sonuç olur muydu? Bu soruların cevabını asla net olarak öğrenemeyeceğim Ama maalesef ki insan böyle bir durumda işini pek şansa bırakamıyor.

Bu arada kullandığım kremler neler miydi?
Üç farklı krem kullandım, bunlar sırasıyla: Babé, Phytolastil (Lierac), ve Bonal