29 Ağustos 2010 Pazar

Zafer Bayramınız Kutlu Olsun


Vatanımıza, cumhuryetimize sahip çıkalım...

26 Ağustos 2010 Perşembe

Oğluşumun Başına Gelenler...Elif'imin Kreş Günleri



Aslında bugün sizinle Elif ile ilgili güzel bir haberi paylaşacaktım ama az önce başıma gelen üzücü bir olayı anlatmak istiyorum önce. Emre yataktan düştü....Hem de bizim yatağımızdan, 56 cm...Allahım ben nasıl oldu da onu tekbaşına yatakta bıraktım...Ama yatağın ortasındaydı, yan taraflarında engeller vardı ve ben Emre'nin banyo küvetini yerine kaldırıyordum. Ama gözüm hep ondaydı. Sonra bir anda ağlama sesi...Hangi arada düştü anlamadım...Öyle kızgınım ki şimdi kendime...Bebişim nasıl da ağlıyordu...Tabiii onla birlikte ben de başladım ağlamaya..Sonra toparladım kendimi, başının arkasını vurduğu belliydi, kızarmıştı. Hemen soğuk kompress yaptım oraya. Kucağımda bir süre ağladı ama çabuk da sakinleşti. Sonra kollarını bacaklarını şöyle bir kontrol ettim, acıyan bir yeri var mı diye...Yok gibiydi. Genel görünümü de gayet iyiydi. Gülücükler saçmaya devam ediyordu. Ama ben gözünün içine bakıyorum, kayma var mı, kusacak mı diye...Aksi gibi de tam uyku saati idi. Biraz bekleteyim dedim ama nafile, öyle uykusu vardı ki, tam da banyo sonrası tabii. Neyse emzirdim uyuttum. Sonra başladım internette araştırmaya. Genel olarak hep genel görünümü iyiyse sorun olmayacağından bahsediliyor ama bazı ölüm haberlerini de okuyunca hemen doktorumuzu aradım. İlk 24 saatin önemli olduğunu ancak tedirgin edecek bir değişiklik yoksa çok endişelenmememi söyledi. Şimdi gidip gidip nefes alıyor mu, kusma var mı diye uykusunda kontrol ediyorum. Allah kimsenin başına vermesin, nasıl bir suçluluk duygusu kaplıyor insanı. Yatağa bakıyorum, yere bakıyorum, ahşap parke, ne kadar yumuşak düşebilir ki...Küt diye vurdu kafayı herhalde diye düşününce deli olmamak elde değil. Öyle dikkatsiz ve bilgisiz bir insan da değilim ama...İnsanın yaşayacağı varsa oluyormuş demek.






Neyse güzel haberi vereyim de üstümdeki sıkıntıyı dağıtayım biraz. Elif pazartesi günü kreşe başladı. Çok sevdiği bir arkadaşı ile birlikte olması alışmasında önemli bir rol oynadı. Onları sınıfta bırakıp çıktık, öğretmen ağlarsa öyle hemen bizi çağırmayacağını söyleyince biz de evlerimize gittik. O gün çok tedirgindim. Hem ev telefonum hem de cebim her çalışında acaba okuldan mı arıyorlar diye endişeleniyordum. Özellikle de uyku ve uyanma saatinde. Uyanma saatinde ben zaten her an evde fırlayacak şekilde hazır ve nazır bir şekilde bekledim. Saat 4 gibi almaya gittiğimde ise daha yeni yataktan kalkıyordu, keyif yapmak istemiş hanımefendi :) Hiç görünmedim baktım keyfi yerinde 5'de tekrar gelmek üzere ayrıldım. Çok güzel uyumuş ve hiç ağlamadan uyanmış. Nasıl bir şartlanma bu böyle. Ben 1 yıldır ağlamadan uyansın diye ne diller döktüm..Öğretmeni söyleyince hemen kapmış....İlk iki gün biraz tuvalet vukuatımız olmuş, kendini oyuna ve arkadaşlarına kaptırınca unutmuş tuvaletinin geldiğini. Dün herşey yolunda idi. Ben de onu markete götürüp istediği çikolatayı alarak ödüllendirdim. Yani anlayacağınız alışma sorunu yaşamadık şuana kadar. Gayet istekli bir şekilde gidiyor hatta dönüşte, bahçeye çıkmış oluyorlar, gelmek istemiyor. Dün girdim bahçeye bir baktım bizimkisi kuzunun peşinden koşturup duruyor. Hayvanlar, park, kum havuzu vs...neden gelmek istesin ki gerçekten de...



Yiğit ile beraber başlamalarının çok avantajlı olduğunu düşünürken aslında dezavantajı da varmış düşünemedik. Okulda sürekli birbirleri ile oynuyorlarmış. Yemekte beraber, oyunda beraber...başka çocuklarla fazla oynamıyorlarmış. Öğretmen yemekte ayrı yerlere oturtmuş, bizimkisinin suratı beş karış olmuş. Zaten geçenlerde "babam duymasın ben Yiğit'e aşığım, onunla evlenceğim" diye söylüyordu, allah sonumuzu hayrede....





22 Ağustos 2010 Pazar

Meyve Pürelerine Başladık

Bugün Emre'ye ilk ek gıdasını verdik. Elma püresi...Yaklaşık 2 kaşık verdik. Ama daha önce tattırdığımız karpuz ve soğan gibi çok sevmiş görünmedi, belki de ağzına biraz pütür geldiği için yadırgamış da olabilir. Önümüzdeki günlerde anlarız. Birkaç gün elma ile devam edeceğim, sonra şeftaliye geçmeyi düşünüyorum.
Geçtiğimiz hafta eşim izindeydi. Biz de sık sık Erdek'e gittik. Sonra birden ani bir kararla Altınoluk ve Asos'a gittik. İki gecelik gezimiz çok ani ama bir o kadar da keyifli idi. Ama ani derken gerçekten çok aniydi. Erdek'e annemlere gitmiştik, belki bir gece de kalırız diye yanımıza birşeyler almıştım. Sonra kalmaktan vazgeçtik ve denize gitmeye diye arabaya bindik, bir baktım ki Edincik tarafına doğru yol alıyoruz. Nereye diye sorduğumda "Asos" cevabını aldım ve şok oldum tahmin edersiniz ki...Hemen kafamdan hesap kitap yapmaya başladım, Emrenin ve Elif'in neleri var yanımda diye. Kıyafetleri idare edecek gibiydi. Takmadım hiçbirşeyi kafama, yola devam ettik. Altınoluk'a vardığımızda 22:30 olmuştu, bir pansiyonda kaldık o gece. Ertesi gün de denize girdik sabahtan, sonra Asos'a doğru devam. Asos'a varmadan Kadırga Koyunda kalın demişti kuzenim. Ama biz kadırga koyunun tam olarak neresi olduğunu bilemedik bulduğumuz ve beğendiğimiz bir otele yerleştik. Villa der Mar adında küçük bir otel. Samimi bir ortamı vardı. Havası ve Denizi muhteşemdi. Orada da bir gece kaldık. Eşyalarımız bizi daha fazla idare edecek gibi olmadığından dönüşe geçtik. Ben normalde haftasonu Erdek'e annemlerin yanına bile giderken kocaman bir çanta hazırlayan bir insanımdır. Hala nasıl oldu da bu tatile böyle daldım şaşırıyorum ama dediğim gibi öyle keyif aldım ki...Eşyamız olmadığı için herhalde telaşemiz de olmadı. Bu tatil hiç unutamayacağım bir anım olarak kalacak. Maalesef fotoğraf makinemiz yanımda değildi :((( Herşey sadece bizim hafızalarımızda kalacak...
Elif de yarın kreşe başlayacak. Tüm malzemelerimizi hazırladık. Nevresim takımı, diş fırçası, macun, terlik, matara vs.vs....Elif'ten çok ben heyecanlıyım. Umarım herşey yolunda gider. En çok endişe duyduğum konu da uyku...Bir şekilde uyusa bile uyandığında nasıl olacak....Çünkü Elif öğle uykusundan çok korkarak uyanıyor. Çılgınlar gibi bağırıyor, bazen ben yanında olsam bile annemi istiyorum diyor, beni bile gözü görmüyor. Okulda bu durumun değişmesi için büyük umutlar beslediğim kadar çok büyük de endişelerim var. Zaten eğer okulda da devam ederse İstanbul'a bir çocuk psikoloğuna götürmeyi planlıyorum.

10 Ağustos 2010 Salı

Sıcaklar ve Bandırma'da Yaşam

5 aylık kontrolümüzü yaptırdık geçenlerde. Kilo alımı ve boyu normal bir şekilde devam ediyor. 8.500gr olmuş Emrecik. Elif'in muayene kartına şöyle bir baktım da Elif 10 aylıkken 8.360gr imiş :)) Nasıl da zayıfmış meğer Elifim, oysa bana o zamanlar toparlacık geliyordu :)
Doktor 15 gün sonra meyve püresine başlayabileceğimizi söyledi. Umarım Elif'de yaşadığımız sıkıntıları Emre'de yaşamayız. Gerçi şimdilik herşey yolunda gidecek gibi görünüyor. Daha önceki yazımda da bahsettiğim gibi ne tattırsak seviyor.
Yalnız gece uykularımız hala çok kötü. İki, bilemediniz iki buçuk saati geçmiyor ki, başlıyor sesi çıkmaya. Bugünlerde havalar da feci sıcak ve nemli, uyanınca tekrar uyumaya geçmek için bayağı bir uğraşıyorum. Her uyanışımda öyle bir su içiyorum ki, her gece bir sürahi yetmiyor sabaha karşı gidip sürahimi dolduruyorum. Emişirken ikimiz de kanter içinde...İkimiz de isilik olduk valla. Bana geceleri öyle bir kaşıntı basıyor ki...Sıcak ve nem...bu ikili çok fena...
Emre'nin oyucaklara ilgisi Elif'ten daha fazla sanki. Elif'in hiç yüzüne bile bakmadığı çıngırakları ve dişlikleri Emre görünce bile heyecanlanıyor yavrum...Aslında kendi kendine takılmayı seven bir bebek..tabii bir yere kadar....Son günlerde sıcaklardan da herhalde koltuğunda oturmaktan çabuk sıkılıyor. Kaldırıyorum arkası ter içinde kalmış zavallının.
Elif ise hayatından gayet memnun. Buradaki arkadaşları da geldi birerbirer. Bazen tam da evimizin önündeki parka bile yolluyorum. Bu sene daha küçük yollamam diyordum ama birgün balkonda otururken çok gitmek istedi. Emre de uyuyordu. Baktım ortalık çok sakin, karşı komşumuzun kızı da oynuyor tek başına. Bir cesaret hadi git dedim. Tabii bu kararda güvenli bir çevrede yaşıyor olmamızın etkisi var. Ben de balkondan seyrettim onu. Dün de ilk defa diğer arkadaşlarıyla birlikte çıktı. Başlarında 9 yaşında bir tane de ablaları vardı, iyi oldu. Çok güzel eğlendiler. Öyle yorulmuş ki, akşam yemeğinden sonra "anne benim çok uykum geldi" diye sızlanmaya başladı. Saat 10'du ikimiz birlikte yatağa girdik. Meğer benim de uykum gelmiş de haberim yokmuş :))) Ona rağmen sabah yine erken kalkarken zorlandım...

5 Ağustos 2010 Perşembe

5. Ayımızı Doldururken


Öğlen yemeğinden sonra önce Emre'yi uyuttum sonra da Elif ile birlikte biraz ben de uyumaya niyetlendim. Hergün aynı şey mi olur??? Tam uykuya dalarken Emre'nin sesi geliyor, gidip yatağını sallıyorum o uykuya devam ediyor ama benim uykum kaçtı bir kere...Öğlenleri neredeyse hiç uyuyamıyorum.
Neyse bugün madem uykum aydı, onlar da uyurken internete gireyim, Annelere Özel adlı bloğuma birşeyler yazayım dedim. Onu çok ama çok ihmal ettim. En son 15 haziranda yazmışım. Tam bilgisayar başına oturdum ki Emre yine başladı ağlamaya. Onu kucağımda susturmaya çalışırken Elif de başlamasın mı???? Hangisine öncelik versem acaba diye panik halindeyken neyse ki Elif fazla uzatmadı ve tekrar yattı. Ama Emre hiç uyumadı. Ben yatırıyorum, 5 dakika sonra yine başlıyor. Acaba diş sıkıntısı mı var anlamadım. Bir de dün gece sivrisinekler çok feci ısırmışlar, belki de kaşıntısı vardır. Kaşıtıları için Fenistil kullanıyorum. Neyse sonuç olarak Emre hiç uyumadığı için Annelere Özel yine ertelendi :(
Geçtiğimiz haftasonundan beri sıcaklar fena bastırdı. Geceleri uyumakta zorlanıyoruz. Çocuklar da tabii perişan halde. Elif kışın bile terleyen çocuk artık siz düşünün halini...Emre ise kucağımda emerken ikimiz de kanter içinde kalıyoruz. Bezini sık sık açıyorum, poposunu havalandırmaya çalışıyorum. Ben Emre'nin altını hala ıslak pamukla temizliyorum ve kuruluyorum. Islak mendilleri sadece dışarıda zorunluluktan kullanıyorum. Elif'te de aynısını yapmıştım. Islak mendillerin çok zararlı maddeler içerdiğini biliyorsunuzdur herhalde. Elif büyüdüğünde de poposunu hep yıkamaya çalışmıştım. Umarım aynı özeni oğluma da gösterebilirim.
Elif bugünlerde tuvaletini kendi başına yapmaya başladı. Arada bir sen yaptır diye tutturuyor ama genelde hep kendi başına gidip hallediyor. Bazen "bittiiii" diye bağırıyor, bazen de kendi temizliğini kendisi yapıyor. Ellerini de yıkamayı ihmal etmiyor neyse ki...Okula başlamadan bu alışkanlığı kazanması iyi oldu.
Önümüzdeki ay kreşe başlatacağız Elif'i. Şimdilik o da pek heyecanlı. Umarım başladığı zaman cozutmaz.
Emre de 5 aylık oldu. Yarın doktora kontrole götürmeyi düşünüyorum. Valla doktor ilk başlarda obez diyordu ama kilo alımı sanırım son zamanlarda oldukça yavaşladı. Zaten o hızda gitseydi sonu çok fena olurdu herhalde :) Dönmelere başladğını söylemiştim, artık kucağımızda bayağı dik oturabiliyor. Yavaş yavaş yastıklarla destekli bir şekilde oturtmaya başlayabiliriz sanırım.
Doktor hernekadar yapmayın dese de, ara sıra birşeyler tattırıyoruz. Mesela geçenlerde kırmızı soğan değdirdik nasıl sevdi, anlatamam. Alınca ağzından kıyameti kopardı valla...Soğanı emdi durdu, bir de karpuz...Elimi tutup ağzına götürüşünü bir görseniz...Nasıl iştahla saldırıyor :)))
Geçen haftasonu Erdek'e gittik yine. İstanbul'dan da arkadaşlar gelmişti, manga yapmaya çevre köylerden birine gittik. Deniz öyle güzeldi ki, dayanamadık sonunda Emre'yi denize soktuk....