26 Mart 2012 Pazartesi

Babamızın Yokluğunda

Babamız gideli 10 gün oldu. Özledik tabii. Cuma gecesi Emre gecenin 3'ünde baba diye ağlamaya başladı. Ne yaptıysam sakinleştiremedim. En sonunda 3:30'da babamızı cepten aramak zorunda kaldık. Sesini duyunca rahatladı tabii ama tekrar uyuması epey bir zaman aldı. Zavallı Elif de bu sırada çıkan seslerden uyandı ve uyumakta zorlandı.

ertesi sabah bu haldelerdi

Son günlerde yeni cümleler kurmaya başladı. Anne kalk, anne kaç, anne bak gibi. Geçen gün bir yerde yanan bir ateş gördük, çocuklar onu yangın sanmışlar, akşam eve gelip de yatana kadar "anne nangın kaç" deyip durdu bizimkisi.
Bazı çocukların yatak arkadaşı vardır. Biz Elif'te denediysek de bizden başka yatak arkadaşı edindiremedik. Bu yatak arkadaşları genelde ne olur, ayıcık, tavşancık ya da benzer yumuşak hayvanlar değil mi? Bizim Emre ise son günlerde doydoy diye tabir ettiğimiz gemisini belledi yatak arkadaşı diye. Ona sarılıp uyuyor. Hem de ne gemi...Taa kuzenimin çocukluğundan beraber oynadığımız bir deniz oyuncağı. Bildiğiniz plastik bir gemi. Ama ne de sağlammış ya, kaç sene sonrasında yazlıkta bir yerlerden çıkmıştı. O gün bugündür ondan hiç vazgeçemiyoruz.


Elif de babasının yokluğunda zaman zaman çok hırçınlaşsa da genelde oldukça anlyışlı idi bu sefer. Televizyon ve bilgisayar seyretmeme cezası verdiğimde bile hiç ağlamıyor, kendini oyalayacak başka şeylere yöneliyordu. Geceleri de artık 9:30 - 10:00 arasında yatağına girmiş oluyor. Babasının yokluğunda her akşam birlikte yattık, gerçi babası varken de farketmiyor hep birlikte kalkıyoruz genelde. Bu sabah uyandığımda ikisi de ne zaman gelmiş yanıma hatırlamıyorum bile. Ama onlarla birlikte gözümü açmak çok keyifliydi.
Dediğim gibi Emre de artık yanıma gelmeye başladı. Beşiğinden bir şekilde yol bulmuş çıkıyor artık. İlk başlarda seslenir eğer ben hemen gitmezsem çıkıyordu, şimdi sessiz sedasız çıkıp geliyor yanımıza. Sabahları bazen uyanıp direk oyun odasına giriyor, uyandığımda tıkırtılar duyuyorum odadan, sonra sesleniyorum hemen geliyor yanıma :)
Buarada babam da artık evine çıktı, morali ve keyfi daha yerinde. Ziyaretine giden herkes iyi gördüklerini söylüyorlar, babamız perşembe günü gelsin cuma günü İstanbul'a gideceğiz inşallah. Kısa kalacak olsak da, babamı görmüş olacağım. Hem çocukları görmek de onu mutlu edecektir.

Elif'ten kalma bu ikili hayvan yapbozları çok fonksiyonel ve çok da eğlenceli

21 Mart 2012 Çarşamba

Bu Adam Benim Babam...Benim Herşeye Gücü Yeten Babam Bunu da Yenecek

En son Emre'nin kalmışım...O zamandan bu zamana neler oldu neler..yazamadım çünkü yazacak vakit de yoktu, istek de ...

İstanbul'a gittik şubat sonuydu sanırım, bir haftalık bir tatil yapıp döndük. Bu arada Emre'nin de erken doğumgünü kutlamasını yaptık. Teyzem ve kuzeni ile beraber. Hepsi yakın tarihte doğdukları için kuzenim böyle bir kutlama yapmayı uygun bulmuş, bizim de hoşumuza gitti tabii bütün aile beraber. Gerçekten de keyifli bir gündü. O günden sonra da keyif falan kalmadı zaten. Ertesi gündü yanılmıyorsam babam bağırsakları ile ilgili bir şikayetten dolayı hastaneye gitmiş annemle, eve dönmüşler sorun çözülemeyince yeniden hastaneye gittiler. Gidiş o gidiş tam 18 gün oldu. O gün hastaneye yatırdılar babamı. Bağırsakta sorun vardı, kusması vardı bir de. Tetkik için yatıralım dediler. Ama babam zaten parkinson hastası olduğu için yapılan tahliller ve röntgenler sonucu çok yorgun düşmüştü. Zaten eve gidecek hali yoktu. O yorgunluk hiç gitmedi sonrasında babamdan. Ertesi gün biz dönmek zorundaydık, aklım babamda döndük mecburen. Önce besin zehirlenmesi gibi bir teşhis konduğunda sevindik, sonrasında kolonoskopi istedi doktor. İş ciddiye binmeye başladı. Kolonoskopide sonuç iyi çıkmayınca ameliyat gerekli olduğu söylendi. Pazar günü dönmüştük İstanbul'dan ben bu sefer babaannemizi Bandırmaya çağırıp tek başıma çarşamba günü İstanbul'a gittim. Çocukları evde babanneleri ile babalarıyla bıraktım. Aklım kalmadı onlarda. Onlardan çok babamın ve annemin daha çok ihtiyacı vardı bana.

Ameliyat babamın özel durumundan dolayı çok riskliydi. Ameliyata girmeden önce bile ameliyatlı gibi baygındı zaten. Bünyesi zayıftı böyle ciddi bir ameliyatı kaldırabilecek mi diye çok endişeliydik. 3 saatlik zor bekleyişten sonra babam ameliyattan çıktı, herşey yolundaydı doktora göre. Ama babamın toparlanması çok uzun zaman alacaktı. Ben 3 gece kaldıktan sonra döndüm, çocuklar daha fazla annesiz kalamadılar. Bıraktığımda pek de iyi değildi babam, aklımın bir yeri İstanbul'da kaldı yine...

Haberler aslında iyiydi hep, ameliyatla ilgili herşey yolundaydı. Ama babam hala toparlanamıyordu. Ve sabırsızlıkla ve büyük umutlarla beklediğimiz pataloji sonucu. İşte duymak istemediğim haber buydu. Adını bile burada söylemek istemiyorum. İlk önce kemoterapi olmaz dendi, babam zayıf diye, ama onkolog olması gerektiğini söylemiş. Bugün hastaneden çıkıyorlar. Babam, iyi desem mi bilemiyorum, iyi olmaya çalışıyor hala. Eski haline ne zaman gelir, ya da gelir mi onu zaman gösterecek...Bundan sonra özellikle de annemi zorlu bir süreç bekliyor. Umarım bu sureç babama acı çektirmeden, annemi yıkmadan, hafiflikle geçer gider ve ben yine buradan bu sefer güzel haberler verebilirim. Herkese sağlıklı günler diliyorum