25 Eylül 2007 Salı

Elif'i Artık Kimse Tutamıyor

Yaklaşık 5 gündür sıralamaya başladı. Artık dur durak bilmiyor. Tutanarak gidebileceği her yerde tur atıyor. En çok sevdiği mekanlardan biri mutfak. Mutfakta ben yemek pişirirken o da masanın altında ve sandalyelerin arasında gezinmekten çok hoşlanıyor. Tabii en büyük zevklerinden biri de sandalyeye tutunmak. Bir de yatak odasındaki ve mutfaktaki en alt çekmeceleri açıp içindekileri teker teker çıkarmak. Maalesef "hayır" kelimesinden anlamıyor. Bir gün sandalyeden düşecek ya da eli sıkışacak diye korkuyorum. Gerçi elleri sıkışmıştı ama pek ders almıyoruz bazı şeylerden.

20 Eylül 2007 Perşembe

En Sevdiğim Çorba: Tarhana

Bebeğiniz 5-6 aylık oldu, ek besinlere geçmesi gerekiyor ve kabul etmiyor mu? Sakın telaşlanmayın. Daha önceki bir yazımda da bahsettiğim gibi Elif de hiçbirşey ama hiçbirşey yemeyen bir bebekti. Doktor tarihte hiç yemek yemeyen bir bebek olmadığını söyledi. Zorlamamaız gerektiğini ama hergün de birşeyler denememizi önerdi.
Yaklaşık 7. ayın ortalarına doğru Elif tarhana çorbası içmeye başladı. Şuanda da neredeyse 1 kase tarhana çorbasını götürüyor. Duyduğuma göre yemek yemeyen birçok bebek tarhana çorbasını severmiş.
Peki tarhana çorbasını nasıl mı yapacaksınız? Çok basit. Elif'in domatese allerjisi olmadığı için zeytinyağı ve domatesi az biraz pişiriyorum. İçme suyunu ekliyorum, su kaynayınca tarhanayı ekliyorum ve karıştırıyorum. Koyu olmasını istiyorsanız tarhanasını bol koyabilirsiniz. Elif tuzsuz sevmediği için az biraz da tuz koyuyorum. Doktor az tuzlu yapabileceğimi söyledi.
Eğer bebeğiniz yoğurt yemiyor ise tarhana çorbasına 1 tatlı kaşığı yoğurt ilave etmeyi deneyin. Ben öyle yaptım ve hiç yoğurt yemeyen Elif, yoğurtlu tarhana çorbasını çok sevdi.

Tarhana zaten tek başına çok besleyici bir besindir, yoğurt da olunca çok daha faydalı oluyor.

16 Eylül 2007 Pazar

Oyuncak Seçerken Dikkatli Olun

*Seçeceğiniz oyuncak bebeğinizi eğlendirirken aynı zamanda fiziksel ve zihisel gelişmini de desteklemelidir.
*Seçeceğiniz oyuncak bebeğinizin gelişim dönemine uygun olmalıdır. Kendisinden küçüklere uygun oyuncaklar, ilgisini çekmezken, kendisinden büyüklere uygun oyuncaklar bebeğinizin becerilerini aşacağı için cesaretini kırabilir.
*Oyuncaklar ilgi çekici ve cazip olmalıdır.
*Oyuncaklar, bebeğinizin yutamayacağı büyüklükte parçalardan oluşmalı; keskin kenarı olmamalı, paslanmamalı ve hafif olmalı.
*Bebekler dünyayı ağızları ile tanıdıkları için her türlü nesneyi ağızlarına götürürler. Bu nedenle seçeceğiniz oyuncakta bebeğinizin sağlığına zarar verici kimyasallar ve boyaların kullanılmamış olduğundan emin olun.
*Oyuncaklar çabuk kırılmamalı, dayanıklı olmalıdır.

0-6 ay döneminde parlar renklerde yumuşak küpler, çıngıraklar, kırılmayacak aynalar, hareketli sesli ve ışıklı dönenceler alınabilir.
6. aydan itibaren 1 yaşına kadar olan dönemde diş kaşıyıcıları, toplar, iç içe geçen kaplar, banyo oyuncakları düşünülebilir.
1 yaşından 2 yaşına kadar basit yap-bozlar, peluş oyuncaklar, itilip çekilen oyuncaklar, oyuncak telefon, müzik aletleri, resimli kitaplar alınabilir.

11 Eylül 2007 Salı

Elif Yüzüyor



Yazın yaptıklarımızdan bahsettim de, Elif’in nasıl yüzdüğünden bahsetmemişim. Aşıları tamamlanmıştı ve artık Elif’i denize sokabilirdik. Tabii Erdek’in denizinin en temiz olduğu vakitlerde ve yerlerde girdik. Sanırım 5 kere denize girdi. Bizimkisinin suyla arası gayet iyi. Bıraksan hiç çıkmayacak. Simit falan alsaymışız, neredeyse yüzecekmiş yani. Tabii denize sokmak çok keyifli ama hasta olmasın diye çıkardıktan sonra çok çabuk bir şekilde temiz bir suyla yıkamak ve hemen giydirmek gerekiyor. Başını da rüzgardan korumak lazım.

Elif Bebek Artık Emekliyor





Yaz tatili sebebiyle uzun bir ara vermek zorunda kaldım. Sizlere bu süre içerisinde neler yaşadıklarımızı kısaca anlatmak istiyorum. En son ilk beslenmemizin olaylı geçtiğinden bahsetmiştim. Zaten ondan sonra da beslenmemiz hiç olmadı maalesef. Tam biraz yemeye başlıyor gibiydi, bir gün her şeyi reddetti ve o günden sonra ağzını açmadı. Anne sütünün de çok yeterli gelmediğini düşünüyordum çünkü çabuk acıkıyordu. Hazır mama denedik onları da kesinlikle kabul etmedi. Aptamil, Milumil, Guigoz, Nutrilion hepsini denedik, maalesef kabul etmedi. Sebze çorbası, muhallebi, meyve püresi, yoğurt yok hiçbirşey almadı. Tabii yaz günü 2 saatte bir emzirmek benim için işkence olmaya başlamıştı. Ama pes etmedim hergün bir şeyler denedim. Şu son günlerde bizim yediğimiz her şeyi tattırıyorum. Ve maalesef ki bizim ağız tadımıza uygun olan şeyleri sevdiğini keşfettik. Ama onun bizim kadar tuz ve baharat yememesi gerekiyor. Mesela tarhana çorbasını sevdi diyebilirim. Şimdi ona tuzsuz değil ama çok az tuzlu tarhana çorbası, yayla çorbası gibi şeyler yapıyorum. Tabii yiyiyor dediysek de zannetmeyin ki öyle bir tabak falan bitiriyor. 4-5 çay kaşığı falan. Bu onun için bir gelişme tabii. Meyveleri ise eline vereceksin kendisi yiyecek. Suyunu çıkartınca ya da püre yapınca kabul etmiyor. Ama eline vermek de çok riskli ve öyle yalayarak fazla bir şey yememiş oluyor. Yani anlayacağınız beslenme konusunda yerimizde sayıyoruz. Ancak 7. ayın sonunda doktora götürdüğümüzde kilosu öyle aman aman olmasa da gayet iyiymiş. Doktor zorlamayın dedi, gelişmesinde bir problem olmadığı için önemli bir sorun olarak görmedi. Geçen hafta itibariyle kilosu 7.590 idi. Buarada karma aşılarımız geçen ay bitmişti. Bu ay da pnömokok yaptırdık. Bundan sonraki son dozunu 1 yaşında olacak.

Fiziksel gelişiminden bahsedecek olursak Elif bebek artık emekliyor. 19 ağustos itibariyle öne doğru ilk emeklemesini yaptı. Şimdi artık son sürat gitmeye başladı, gerçi eminim bundan da hızlı dönemler olacaktır. Emekleme dışında tırmanma faaliyetlerimiz de oldukça yoğun. Zaten sadece emeklese beni bu kadar çok yormayacak ama olur olmadık yerlere tırmanmaya çalıştığı için sürekli müdahalede bulunmak zorunda kalıyorum. Bir de bu aralar anneci oldu çok. Sürekli dizimin dibinde. Sürekli bana tırmanmaya çalışıyor. Ben odadan ayrılayım hemen arkamdan ağlamaya başlıyor ve pat pat emekleyerek yanıma geliyor.

Gece uykusuzlukları da hat safhada. Bu dönemde ayrılık korkusu olurmuş bebeklerde. Yalnız kalacağından korkarmış. Bu yüzden olsa gerek, gece yarım saatte bir uyanıyor, kucağıma alınca bazen kolay uyuyor bazen de biraz uğraştırıyor. Uyudu diye koyarken açıveriyor gözlerini, hemen hissediyor kucaktan ayrılacağını. Tabii ben bu arada sınırlarımı zorluyorum.
Aslında çekilir dert değil ama Gülben Ergen’in dediği gibi “aşksın sen, cansın sen, uykusuzluğum, yorgunluğum hep bu yüzden”