31 Ocak 2012 Salı

Bu Yazı Sana

Aslında yazacak çok şey var. 5 yıl oldu sen dünyaya geleli. O kadar yolun başındasın ki...Öğreneceğin, yapacağın, göreceğin, yaşayacağın o kadar çok şey var ki...Yeter ki sendeki bu öğrenme hevesi, bu yaşama sevinci, bu çocuk ruhu hiç sona ermesin. Bazen abla olmaktan sıkılıp, tıpki kardeşin gibi küçük bir çocuk olma özlemi çektiğini anlıyorum. Ama itiraf edeyim o günlerini ben de özlemiyor değilim. Ama bazen de öyle olgun bir abla oluyorsun ki, davranışlarınla beni gerçekten şaşırtıyorsun. Ben seni iyi ve akıllı bir insan olarak yetiştirmeye çalışırken, aslında sen de bana o kadar çok şey öğrettin ki. Seni ilk kucağıma aldığımda artık hep bizimle olacağın gerçeğini öğrettin. Uykuya o kadar düşkün olan bana, geceleri uykusuz kalmayı, üstüne bir de sabah erkenden uyanmayı öğrettin. Sabrı öğrettin. İçimdeki çocuk ruhumu keşfettirdin. Soğukkanlı olmayı öğrettin. Daha pratik, daha esnek bir insan olmayı öğrettin. Kimi zaman dayanması zor bir öfkeyi kontrol altında tutmayı öğrettin. Kimi zaman da küçücük bir şeyin beni nasıl mutlu edebileceğini. Ve en önemlisi, sen bana evlat sevgisini öğrettin. İyi ki varsın benim güzel kızım. Hayatım seninle anlam kazandı. Nice mutlu yıllar....

30 Ocak 2012 Pazartesi

Çocuklarınız için Güzel Bir Hediye Kampanyası



Pek adetim değildir, kampanya bloglarını takip etmek. Hediye ürün kazanabilmek için bir sürü işlemi yapıp sonra da şanslı kişi ben miyim diye takip etmek. Ama tesadüfen dikkatimi çeken bu hediye kendim için değil zaten. Elif için eğlenceli olabilir diye düşündüm. Çekiliş yok, şartları yerine getirip başvuran ilk 100 kişiye verilecekmiş. Morpa Çocuk'tan 60 TL değerinde üyelik. Morpa Çocuk, çocukların bilişsel gelişimlerini destekleyici eğitici bir site. Henüz girme şansım olmadı üye olmak için aktivasyon kodu istiyor, ama sanırım bu yazıyı yazdıktan sonra deneme fırsatı elde edeceğim.
Hediyeyi veren blog yazarı bir iç mimar. Yaratıcı Tasarımlar bloğunun sahibi Pelin Pelister Akyürek. Bloğuyla ilk defa karşılaştım ama şöyle bir göz attığımda okunası bir blog olduğu hemen kendini belli ediyor. Hediye kampanyası ile ilgili detayları http://yaraticitasarimlar.blogspot.com/2012/01/yaratici-tasarimlardan-100-kisiye.html adresinden okuyabilirsiniz. Ayrıca daha vakit varken siz de katılıp minnoşlarınızı sevindirim derim.

26 Ocak 2012 Perşembe

Sömestr Tatilinde Neler Yapmalı?


İstanbul, Ankara ve İzmir’de nerelerde neler var?  Anneysen.com tarafından hazırlanmış olan bu etkinlik listesini sizlerle paylaşmak istedim.

İSTANBUL
Gösteri/Tiyatro


Dünyaca Ünlü Dans Topluluğu Anadolu Ateşi’nden muhteşem çocuk gösterisi  “Kıvılcım” 27 Ocak - 29 Ocak tarihleri arasında Haliç Kongre Merkezi’nde olacak. Biletix Tel: (0216) 556 98 00
Flying Superkids gösterisi, Türker İnanoğlu Maslak Show Center’da 20 Ocak – 26 Ocak tarihleri arasında sahne alacak. Tel: (0 212) 286 66 86
Mickey Mouse ve arkadaşlarının çocuklara eğlenceli dakikalar yaşatacağı Disney’in yepyeni gösterisi Disney Live! Mickey'in Çılgın Yolculuğu, 19 Ocak – 5 Şubat tarihleri arasında Bayrampaşa Ora Arena’da gerçekleşecek.  Tel: (0 212) 443 15 50
Türkiye’nin İlk Yerli Ekiple Hazırlanan Lisanslı Çocuk Müzikali Winx Club Müzikali 22 Ocak ve 29 Ocak 2012 tarihlerinde Türker İnanoğlu Maslak Show Center’da gerçekleşecek. Tel: (0 212) 286 66 86
Çin Ulusal Akrobasi Topluluğu “Rüya Takımı - Sihirli Akrobatlar” gösterisi, 27 Ocak – 5 Şubat tarihleri arasında TİM Maslak Show Center’da sahnelenecek. Tel: (0 212) 286 66 86
Turkuazoo Akvaryum 27 – 29 Ocak tarihleri arasında, son yıllarda şovlarıyla adlarından sıkça söz ettiren İngiltere’nin senkronize yüzme milli takımı sporcularından oluşan Aquabatix grubunu ağırlayacak. Tel: (0212) 640 27 40

24 Ocak 2012 Salı

Tatil Keyfi


Dün kızımla keyifli bir gün geçirdik. Önce yeni açılan alışveriş merkezindeki sinemada Çizmeli Kedi'yi izledik. 3 boyutlu olduğu için ilk başta çok endişeliydi. Zaten ilk söylediğimde 5 boyutlu olanlardan zannetmişti (daha önce onu götürdük de çok korkmuştu yarım bırakıp çıkmıştık), korkmuştu ve gitmek istememişti. Sonra onu evdeki televizyon gibi olduğunu gözlük takıp televizyondan izler gibi olduğunu söyleyince kabul etti. Ama film başlayana kadar endişesi hep vardı. Zaten film sırasında da gözlüklerini sık sık çıkarttı, özellikle de kötü karakterler çıkınca. Zaten sinemaya da alışkın değil çocuk, bu gittiği ikinci film. Artık bundan sonra bu faaliyeti daha sık yapmak lazım. İstanbul'da tiyaro, Bandırma'da sinema...
Sinemadan sonra ben bir kahve içtim o da ısrarlarıma rağmen pasta ya da tatlı yemeyip, sinemanın büfesinden aldığı sürpriz yumurtasını yedi. Ben kahve keyfi yaparken o da yumurta keyfi yaptı :)) Ardından indirimi fırsat bilip, biraz alışveriş yaptık. Dönüşte de arabada uyudu zavallım, öğle uykusuna alışık olunca dayanamadı maalesef.
Eve döndüğümüzde Emre hasretle bizi bekliyordu babaannesiyle. Aslında keşke onu da alabilseydim..Neyse zaman hızlı geçiyor, yakında ikisiyle beraber sinemaya gitmeye başlarız herhalde.


22 Ocak 2012 Pazar

Yarıyıl Tatili Başladı

Bir hafta sonunu daha geride bıraktık. Babamız olmadığı için fazla bir aksiyon olmadı ama yine de babaannemizin   burada olması sayesinde en azından alışveriş merkezi ziyareti yapabilme şansımız oldu yoksa özellikle Emre evde deliye dönecekti. Havalar çok soğuduğu için onu hiç dışarı çıkarma şansımız olmuyor. O da evde sürekli oyun oynamaktan sıkıldı, televizyona sardı. Hem de ne sarma...Televizyonun başından ayıramaz olduk. Ben ki Elif'de televizyon seyretme konusunda ne kadar hassas davranırdım. Ama Emre çok çetin ceviz çıktı. Televizyonu kapatınca nasıl kıyameti koparıyor bir görseniz. Elif bu kadar değildi. Belki onun şansı, Elifin bu yaşlarında apartmanda yaşıtı bir arkadaşının olması ve bakıcılarının da arkadaş olmasıydı. Bu sayede birbirlerine gidip geliyorlar ve Elif hiç sıkılmıyordu. Ama Emre'nin böyle bir şansı olmadı maalesef. Çocuk bütün gün evde, hep aynı oyuncaklar, hep aynı oyunlar. Haliyle çok sıkılıyor. Ona da hak veriyorum. Mesela sürekli televizyon için ağlayan çocuk, cumartesi günü alışveriş merkezine gidip oradaki eğlence merkezinde eğlenip eve döndükten sonra ve bugün (ertesi gün) hiç de televizyon seyretme isteği duymadı. Demek ki benim onu alıp sık sık dışarı çıkarmam gerekli ama burada öyle kötü bir hava var ki, ne zaman dışarı çıksa hasta oluyor. Ben ki aslında çocukları eve tıkmaya çok karşıyımdır ama Bandırma'da yaşamaya başlayınca bu konudaki fikrim biraz değişti.

Kelime hazinemiz gün geçtikçe zenginleşiyor, ama hala cümle kuramıyoruz. Yeni kelimelerimiz, terlik, ayakkabı, ahtapot, akordiyon, büyük baba, pilav (şimdilik aklıma bunlar geliyor). Suya hala cicı, babanneye hala mamaanne demeye devam. Karanlık için de bir kelime uydurdu ama şimdi anımsayamadım. Bir de şunu anladım ki balık kelimesine de goccu diyor, ne alaka bilmem :)

Elif de cuma günü karnesini aldı. Aslında onun okulu kreş olduğu için kapanmıyor ama çocuk sayısı çok azaldığı için ben de yarıyıl tatili süresince biraz esnek davranacağım. Mesela yarın onu sinemaya götürmeyi planlıyorum. Şu Çizmeli Kediyi izleyenler çok eğlenceli bulmuşlar. Bir de biz görelim bakalım.




20 Ocak 2012 Cuma

Yumurta Kafalar


Bu resimdeki yumurtalıkları babamız almıştı. Nasıl makbule geçti anlatamam. İkisini de öyle güzel oyaladı ki.. Emre akşam yemeğini yerken biraz isteksizdi, bu yumurta kafalar sayesinde bütün tabağını sildi süpürdü. Ve ablamız, nedense son zamanlarda yumurta yemekten hiç hoşlanmayan ablamız, dün sabah sırf bunlarda yumurta yiyebilmek için kahvaltısını evde yapmak istedi. Ve gayet de güzel bir şekilde bitirdi yumurtasını. Aklınızda bulunsun. Biz Tekzen'den aldık başka yerlerde de vardır belki.

9 Ocak 2012 Pazartesi

Çocuklarla Yılbaşı

Yazamadım bir süredir, yeni yılınızı bile kutlayamadım. Ama İstanbul'a gittiğimizde bilgisayara hiç giremiyorum desem yeridir. Sonra gelince de ihmal ettiğim işler biriktiği için onlarla uğraşmaktan kendi bloğuma vakit ayıramadım. Geç de olsa yeni yılınızı kutlarım, umarım 2012 yılı hepinize sağlık, başarı, mutluluk, huzur ve barış getirir.


Bahsettiğim gibi yeni yıla İstanbul'da girdik bu yıl. Anneannemizin evinde keyifli bir akşam yemeği, müzik, dans, eski yılların anısına tombala falan derken bir baktık ki 2012'e girmişiz. İki çocuklu olunca artık gözüm hiç dışarılardaki ya da arkadaşlardaki eğlencelerde değil. Derdim çok yorulmadan geceyi geçirip Emre ile erkenden uyanmaktı. Valla böylesi de gayet iyiydi. Saat 12'e annem ve babamla kim bilir en son ne zaman girmiştim.



Yılbaşı en çok çocuklara yarıyor zaten. Günler öncesinden başlayan süsleme telaşı, hediye merakı...Ama babaannemiz ve amcası sabırsız oldukları için günler öncesinden verdiler aldıkları hediyeleri, teyzemiz de yılbaşı gecesi bizimle olamayacağı için o da bir gün önce vermişti zaten, bu nedenle yılbaşı gecesi öyle çok fazla hediye telaşı olmadı.
Biz bir cd çalar aldık ikisine. Geçen gelişimizde Elif'in gittiği bir tiyatro vardı. Kozzy Kültür Merkezinde Sevimli Periler. Oyundan sonra oyundaki müzikleri içeren birer cd vermişler çocuklara. O gün bugündür hergün o cd'yi dinliyoruz. Aslında çok da keyiyfli, eğlenceli. Ama bunu hergün günde 4-5 kez yapınca biraz bıkkınlık oluyor. Tabii bende. Onlar gayet memnunlar. Emre daha uyanıyor, gözünü açmasıyla "aç" demesi bir oluyor. Biz de bu cd'yi rahat rahat odalarında dinlesinler diye böyle bir hediye düşündük.



İstanbul sonrası eve dönüş yaptığımızda korkunç bir gerçekle karşılaştık. Kaloriferlerimiz arıza yapmış. Yani hiç yanmıyor değil ama o kadar hafif ki ellerimizi zor ısıtıyoruz.Tam da havada kar soğuğu varken olacak şey mi şimdi bu. Zaten biz yokken başlamış, biz geleli bir haftayı geçti hala yapılamadı. Firma ile garanti konusunda sorun yaşıyorlarmış efendim. Hasta olmadan şu süreci bir atlatsak çok iyi olacak. Sarıldık, sarmalandık, ısıtıcılar falan günlerdir bu haldeyiz.