29 Aralık 2009 Salı

2010'a Yaklaşırken


Yeni yıl geliyor ve ben bu sene hiç olmadığım kadar heyecansızım. Evimizi bile hala süslemedik. Yeni yıl için ise hiç plan yapmadık, ilk defa evde bizbize geçireceğiz. İstanbul'a gitsek mi acaba diye düşündük ama ben artık bavul hazırla, bavul boşalt durumlarından oldukça yoruldum. Yol da her ne kadar 4 saat sürse de yine de bu koca göbeğimle kolay olmuyor artık. Ayrıca dışarıdaki kapalı mekanlarda sigara yasağına pek de uyulmadığını gördüm. Bu da benim için sorun yaratacak. Normal bir akşamda Caddebostan'daki balık restoranlarının hepsinde fosur fosur sigara içilebildiğine göre yılbaşında artık heryerde içilir herhalde. Yapabildiğim kadar pratik bir akşam yemeği menüsü hazırlayıp kendi eğlencemizi yaparız.
29. haftam bitmek üzere ve ben hala oğluşuma birşey alamamanın sıkıntısı içindeyim. Bandırma ihtiyaç gidermek konusunda kısıtlı bir yer. O nedenle haftasonu Bursa'ya gideceğiz. Mothercare, Chicco hepsi Bursa'da mevcut. Elif'ten bazı şeyler çıktı ama cinsiyet farklılığından dolayı yetersiz kaldı tabii. Body ve tulum takviyesi lazım. Havlu lazım. Hırkalarımız her zamanki gibi yine Sema teyzemizden geliyor. Bir tanesi bitmek üzereydi zaten, mavi üzeri beyaz ponponluydu, eminim bitince çok şirin olacak. Bebek yatağını hemen almak istemiyorum. Bir arkadaşımın oğlunun beşiği vardı, bir süre onu kullanmayı planlıyorum kendi odamızda, yaz sonuna doğru kendi yatağını alır odasına koyarız.
Kendimi de unutmamam lazım. Doğum sonrası için güzel ve rahat bir pijama almam gerekiyor. Şimdilik aklıma gelenler bunlar, ikinci doğum olmasına rağmen ihtiyaçlar hiç bitmiyor.
Yeni yılınızı şimdiden kutlar, 2010 yılının herkese gönlünden geçenleri getirmesi dileğiyle....

22 Aralık 2009 Salı

Domuz Gribi Aşısı ???

Olmayacağım, olmayacağım diye direndim bugüne kadar. Ama doktorumun konuşması beni çok etkiledi. Şubat ve mart ayında tahmin edilen rakamlar gerçekten gözümü korkuttu. Televizyon çok izlemesem de ne zaman açsam domuz gribi vakaları. Bir de yakınlarımın bitmek bilmeyen ısrarları. Onlarla her konuşmamda iyice geriliyordum. Valla domuz gribinden değil, strese bağlı kalpten gidecektim yakında. Akşam yatıyorum sürekli kafamda. Kabus gibi bir süreçti son bir ay. En sonunda önümüzdeki 3 ayın böyle stresle geçemeyeceğine karar verdim ve bugün aşımı oldum. İçim rahat mı derseniz hayır değil. Ana Çocuk sağlığındaki aşıyı yapan bayan hamileler için olanda da az miktarda adjuvan var demeseydi belki daha rahat olabilirdim. Hani adjuvansızdı bu aşılar !!! Gerçi okuduğum kadarıyla zaten her aşıda adjuvan olurmuş, sadece domuz gribi aşısında daha fazla miktarda bulunuyormuş. O zaman diyorum kendi kendime hamileler için olanda da normal miktarda olduğu kadar vardır belki diye kendimi avutuyorum işte. Ne bileyim. Allaha emanet ettim kendimi...
Hamileliğimin 28. haftası cuma günü bitecek ve ben İstanbul'da başlayan diyet serüvenime oldukça sıkı bir şekilde devam ediyorum. Tabii evde olduğum zamanlar. Ama zaten hava soğuk ve dışarı fazla çıkmıyorum. Öyle komşuculuk olaylarımız da çok yoğun değil neyse ki...
Artık karnım beni birçok şeyde zorlamaya başladı. Özellikle de ev işleri meselesinde. Tabii burda da en büyük etken Elif'in dağınıklıkları. Onları toplamak benim için gerçekten eziyet olmaya başladı. Herşeyi de kendisine toplatamıyorum. Öyle dağınık durmasına da dayanamıyorum. Zaten Elif de şu son günlerde yine bir süreçten geçiyor. En sıkıntı duyduğumuz konu gece uykuları. Gündüzleri eskisi gibi çok uyumamasına karşın akşamları 11 oluyor hala koşturup duruyor. İşin kötü yanı önceden ben yanına yatınca yatardı, uyurdu, şimdi direniyor, uykum yok benim diye diri cadı gibi gezinip duruyor. Ceza da işe yaramadı. Bir akşam o ortalıkta gezinirken yine babası kızdı ve odasının kapısını kilitledi. "artık odana giremeyeceksin" dedik. Sonra da biz yatağımıza yattık. "sen bizi üzdüğün için yanımızda da yatmayacaksın" dedik. Hiç umurunda bile olmadı. "ben de o zaman küçük odadaki koltukta yatar uyurum" demez mi!!!
Biraz önce yemek konusunda yine beni deli etti. Yemiyeceğim diye tutturmasının yanı sıra huysuz davranışlarda da bulununca ben de tabağını kaldırdım. Ağladı, bağırdı geri vermedim. Bir ara bi yokladım istiyor mu acaba diye ama hala oturmayacağım diye diretince ben de onu kendi haline bıraktım. Şimdi mışıl mışıl uyuyor. Ama ana yüreği işte, nasıl da aç karnına yattı uyudu diye içim içimi kemiriyor.
Domuz gribi aşısının gerginliği, ağırlaşmam sebebiyle günlük yaşantımdaki bazı zorlukların ve muhtemelen de yaptığım diyet nedeniyle canımın istediği birçok şeyi yiyememenin getirdiği sıkıntılar sonucu artık Elif'in huysuzluklarına dayanacak sabrımın kalmadığını hissediyorum. Bazen herkesi bırakıp kaçmak, birkaç gün boyunca sadece kendimle başbaşa kalmak istiyorum. Bu duygu son günlerde öyle arttı ki birgün "bu yazıyı otel odasından yazıyorum" diye bir yazı ile karşılaşırsanız hiç şaşırmayın :))))

16 Aralık 2009 Çarşamba

Yine İstanbul....


Bir oradayız bir burada...Geçen hafta yine İstanbul'daydık. Benim 6. ay muayenem vardı. Bu sefer şeker yüklemesi yapıldı. Limit 145 iken benimkisi 160 çıktı. O nedenle doktor bir daha test yapmak için çağırdı. Bu sefer 50gr. glikoz yerine 100 gr. glikoz testi yapıldı. Tam 3 saat içinde 5 kere kanımı aldılar. Bu değerler içinde de bir tanesi yüksek çıkınca diyetisyene gitmek zorunda kaldım. Şimdi az tuzlu ve şekerden tamamen uzak bir diyet içerisindeyim. Aç kalmıyorum Ancak yediğim şeylerden pek de keyif aldığım söylenemez. Sadece karnımı doyurmak için yiyiyorum birçok şeyi. Doktorum tahlil sonuçlarını çok ciddi bulmamakla beraber eğer dikkat edilmezse hem bebeğe zarar verebileceğini hem de ileride daha kalıcı hale gelebileceğini söyledi. O nedenle ben de başından işi sıkı tutmaya çalışıyorum. Şunu anladım ki şeker hastası olmak çok zormuş. Şeker dışında herşey yolunda gidiyor. Şuanda 27. haftamı doldurmak üzereyim.
İstanbul herzamanki gibi yine yoğun geçti. Hastanelerden vakit bulduğumuz zamanlarda yine eş dost ziyaretleri yapıldı. Bu sefer hem Elif hem bizler için eğlenceli bir yere gittik. Turkuazoo. Yani Bayrampaşa Forumun yanında açılan dev akvaryum. Gerçekten iyi yapmışlar, özellikle çocukların mutlaka görmesi gereken bir yer diye düşünüyorum ancak çok kalabalıktı. Biz haftasonu kalabalık olur diye haftaiçi gittik ama bu sefer de hep okul grupları vardı. Bir sürü çocuk bağırıp çağırıyordu. Gürültü ve kalabalık bizi biraz yordu. Hemen değil ama 6 ay sonra falan mutlaka görmenizi tavsiye ederim.


Babamız köpekbalıklarından biraz korkmuş galiba :)))

Elif yeğenlerimle birlikte ola ola artık saklambaç oynamayı öğrendi. Yaşı küçük olduğu için henüz onu ebe yapmıyorlar ama saklanmayı öğrendi. Sadece atik davranıp ebe olmadığı zaman sobelemeyi beceremiyor :)))
Artık yavaş yavaş oğluşum için birşeyler alma vakti geldi. Eğer kız olsaydı Elif'ten sakladığım o kadar çok kıyafet vardı ki. Şimdi onları yavaş yavaş eşime dostuma dağıtmaya başlıyorum. İçim de gidiyor ya, öyle güzel elbiseler var ki belki hiç giyilmemiş. Neyse ki Elif'te beyaz tulum çok kulanırdım. Onlar yine işimize yarayacak. :)

4 Aralık 2009 Cuma

Geçmiş Bayram


Elif, Yiğit ve Neva

İnternet ile ilgili bir sıkıntıdan dolayı uzun bir süre nete girme fırsatım olmadı. O nedenle bayramınızı bile kutlayamadım. Geçmiş bayramınızı biraz geç de olsa kutlarım.
Biz bu bayram Bandırma'da kalmayı tercih ettik. Bu sefer kuzenim ve arkadaşım Arman bize geldiler. Bayramın ikinci günü oldukça yoğun geçti. Ama bayram soframız sonradan eşlik eden arkadaşlarımızla çok keyifli geçti. İşte bu ortama Diyarbakır'da hep hasrettim. Çünkü arkadaşlarımın oraya gelmesi kolay olmuyordu.
Tabii bayram bitip de herkes yerine dönünce farkettim aslında ne kadar yorulmış olduğumu. Sanırım bazen 6 aylık hamile olduğumu unutuyorum ve kendime çok yükleniyorum. Şimdi de İstanbul'a gitme hazırlığı içindeyim. Yarın yola çıkıyoruz. Bu arada annemin omzunu kırdığını duydum ve gerçekten çok üzüldüm. Biz de tam üstüne gidiyoruz. Ona yardımcı olmam lazım ama ne kadar yeterli olacağım bilemiyorum. Pazartesi günü de doktora randevum var. 25. haftam bitmiş bulunmakta ve pazartesi günü şeker yüklemesi yapılacak. Artık bebeğimin hareketlerini rahatlıkla hissedebiliyorum. Tabii vakit bulup da dinlenebilirsem :)
Elif ile ilgili gelişmelere gelecek olursak sanırım bu konudan daha önce bahsetmemiştim. Son zamanlarda en sıkıntı duyduğumuz konulardan biri Elif'in siniri. Bazen istediği birşey engellendiğinde sinirleniyor, tamam onu anlıyorum ama bazen de hiçbir sebep yokken mesela onu kucağıma almış güzel güzel şarkı söylerken ya da birlikte oyun oynarken falan birden bir sinir geliyor başlıyor beni sıkmaya, tekmelemeye vs.. Gerçekten bazen hiç anlam veremiyorum. Şimdi yeni yeni bir arkadaşından öğrendiği küstüm kelimesini ağzına doladı. En ufacık bir isteği engellensin hemen "seni sevmiyorum" ve "küstüm" diyerek trip atıyor. İnatçılığı da gün geçtikçe artıyor. Eskiden ilgisini başka bir alana kaydırmak daha kolaydı şimdi artık tutturuyor. Anne baba olarak kararlı olmaya çalışıyoruz yani bir şeye hayır dediysek o ağlasa da çatlasa da hayırın arkasında duruyoruz. Onu başka vaatlerle sakinleştirmeye çalışıyoruz. Burada yazması çok kolay ama inanın bu olayları yaşamak ve onlarla başetmeye çalışmak gerçekten çok sabır istiyor ve bizi çok zorluyor, üzüyor ve yoruyor. Neyse ki okuduğum kitaplardan bu durumun normal olduğunu ve 3 yaşından sonra geçeceğini bilmek beni biraz rahatlatıyor. Ama bazı zamanlar da....Ah o zamanlar var ya...İşte o zamanlarda o kadar sevimli, tatlı oluyor ki. İşte o zamanlarda ona sarılmaya, onu öpmeye doyamıyorum. "Annecim seni çok seviyorum" dediği zaman benim en mutlu olduğum an oluyor. Çocuk sahibi olmanın da güzelliği bu olsa gerek. Keşke her anımız böyle keyifli geçse.

Sanırım bahsetmeyi unutmuşum, bayram öncesinde Eskişehir'e de gittik birkaç günlüğüne, hava çok güzeldi