22 Ekim 2010 Cuma

Bandırma'da Günlerimiz

İki haftadır babamız İzmir'deydi. Bugün yola çıktı akşamüstü burada olacak inşallah. Yetişebilirse kreşten Elif'i belki o alır, ne güzel bir sürpriz olur. Bugün kreşe şık elbisesini giyerek gitmek istedi. Geçen sene doğumgününde aldığım elbiseyi, kendi tabiriyle balo elbisesi :))) Aklınıza öyle tüllü müllü birşey gelmesin, bildiğiniz elbise işte ama hani bayramlık seyranlık cinsinden. Altına da ev ayakkabılarını aldı, okulda patikleri yerine onları giydi. Bugün canı böyle istedi, ben de sesimi çıkartmadım. Dün gece migrenim tuttu, bütün akşam odamda yatıp uyumaya çalıştım, kızımı hiç göremedim. Uyuduktan sonra babaannesinin yanından alırken sevebildim onu sadece. Yalnız beslenmemiz ve geceleri yatmamız çok sorunlu oldu bir süredir. Ben okula başlayınca artık kendi başına çok güzel yer diyordum ama şimdi masada bile oturtamıyorum. Gece uykusu konusunda da çok direnç göstermeye başladı. Uyumak istemiyor, saat 11'i geçe ancak yatağa girebiliyoruz, hemen de uyumuyor. Bir de uyumadan önce illa ki evde bir kıyamet kopuyor. Her akşam acaba bu akşam ne yapacak da ipler kopacak diye bekler oldum. Gece olunca strese giriyorum.

Emre artık dizlerinin üstünde ilerlemeye başladı. Ama düşündüğümden çok daha yavaş gelişti bu süreç. Bugünlerde uykularımız da bir acayipleşti. Gündüz uykularından çabuk uyanıyor, geceleri sık uyanıp bir de uyumuyor. Geçenlerde yorgunluktan düşüp bayılacağım zannettim. Şimdi vitamin almaya başladım sabahları. Neyse ki babaannemiz buradaydı da bana çok yardımcı oldu. Hem sabahları biraz dinlenebildim, hem de online alışveriş sitemle biraz daha fazla ilgilenebildim. Çünkü yalnızken gerçekten çok zor oluyor. Alışveriş Cambazı ile ilgilendiğimde evin işleri aksıyor, ütü, yemek vs...Cambazla ilgilenmesem, daha yeni yeni pazarda yer aldığımız için, bu sefer ziyaretçilerimin sayısı düşüyor. Yani boş bırakmaya gelmiyor. Buarada sitemde bebeğinizle ilgili aradığınız herşeyi bulabilirsiniz. Bebek giyim ve gereçlerinin yanı sıra organik temizlik ürünlerimizi de tavsiye ederim. Ben Sodasan'ın genel temizlik ürününü özellikle yerlerde kullanıyorum. Emre bütün gün yerlerde gezindiği için diğer deterjanlar hiç içime sinmiyor. Bu ürünü aynı zamanda ocak temizliğinde de kullanıyorum, diğerleri gibi kokmuyor ve yağ lekelerini çok da güzel çıkarıyor. Bir de Klar'ın elde bulaşık yıkama sıvısını kullanıyorum. Emrenin bazen kaşıklarını ve kaselerini elde yıkamak durumunda kalıyorum, artık içim çok rahat. Organik yumuşatıcı da çok önemli. Ben Elif'te bebek yumuşatıcısı dahi kullanmadım, durulanmadığı için içim rahat etmiyordu. Ama şimdi organik yumuşatıcıyı Emre'de çok rahatlıkla kullanıyorum. Diğer organik ürünlerimizi de inceleyebilirsiniz. Çamaşır deterjanı, kireç sökücü, bulaşık makinesi tozu, camsil vs...Bu organik ürünler konsantre olduğu için diğerleri gibi öyle çabuk da tükenmiyor. Facebook'a üyeyseniz eğer, blog sayfamın sağ altında bulunan Alışveriş Cambazının sayfasını beğenmenizi rica edeceğim. Böylelikle ürün tanıtımlarımızdan ve gelişmelerimizden de haberdar olabilirsiniz. Sitemden güvenli bir şekilde alışveriş yapabilirsiniz. Siparişlerinizi en geç 5 işgünü içerisinde gönderiyoruz.

Emre artık kahvaltılara da başladı. Artık ona tam buğday ya da çok tahıllı ekmeği ufalıyorum, üzerine ıhlamur çayı döküyorum peynir ekliyorum tam yağlı, tereyağ ve pekmez. Şimdilik haftada 2 kere yumurta sarısı koyuyorum bir kaşık. Emre'nin allerjik bünyesi olduğu için bu tür şeylerde çok dikkatli olmam gerekiyor. Neyse ki yumurtadan sonra herhangi bir allerjik reaksiyon göstermedi. Çok da severek yiyiyor kahvaltısını. Bu ayın başında doktora da götürdük, kilosu gayet iyiydi, 8.750 gr.

8 Ekim 2010 Cuma

Havalar Soğudu, Hastalıklar Başladı


Birkaç güne kalmaz emekleyecek herhalde. Bir süredir zaten sürünerek istediği yere ulaşabiliyordu. İki gündür de poposunu kaldırıp dizlerinin üzerinde durabiliyor ancak henüz ileriye gidemiyor. Elif 6.5 aylıktı emeklediğinde, Emre de herhalde 7.5 aylığı bulmayacak. Buarada birkaç gündür uyandığında onu yatağında parmaklığına tutunmuş ve dizlerinin üzerinde dururken görüyorum. Bu güzel olduğu kadar da biraz ürkütücü. Çünkü yatağını sallayıp duruyor sanki dengesini kaybedecek de düşecekmiş gibi geliyor. Artık parmaklıklarını yukarıya kaldırsam iyi olacak.

Ek gıda maceramız öğlenleri ve akşamları biraz sorunlu gidiyor. Sebze çorbasını hiç sevmiyor. Nane de koydum ama yok. Ne kadar uğraşsam da yine de bitiremyoruz tabağımızı. Yediklerimiz de artık ne uğraşlarla. Akşam verdiğim sütlü pirinçli veya yulaflı buğdaylı mamalar da aynen öyle. Neyse ki meyveleri ve yoğurdunu çok güzel yiyiyor.

Burada hava çok soğudu. Bir de rüzgar..Bandırma zaten rüzgarlıdır bizim bulunduğumuz yer ise uçuyor sanki. Elif geçen haftadan beri antibiyotik kullanıyor zaten nezle, öksürük, ateş...Ondan bana da geçti, bende de birkaç gündür öksürük var. özellikle sabahları öyle fena oluyor ki..Sanki akşam karda yatmışım gibi. Bol sıvı tüketmeye çalışıyorum. Ihlamur çayları, ballı zencefil falan. Emre'yi kucağıma aldığım zamanlarda hep maske takıyorum. Onu korumam gerek ama o da dün nezle olmuş. Gecemiz sıkıntılı geçti biraz. Bronşiolite çevirecek diye çok krkuyorum. Çünkü bütün doktorlar gribal enfeksiyon sonrası bronşiolitin tekrarlaması büyük olasılık diye söylediler.

Bandırma'ya gelmeden önce burada çocukların hep hasta olduklarını duymuştum. Doğruymuş gerçekten. Diyarbakırdayken Elif hiç hasta olmazdı. Buraya geldiğimizden beri kaç kere ateşi çıktı, geçen kış sürekli öksürdü. Bir de bu sene kreş var. Artık durum ne olacak göreceğiz. Neyse ki birkaç gündür sabahları Elif'i kreşe babamız götürüyor da ben ve Emre çıkmak zorunda kalmıyoruz bu rüzgarda. Ama bütün kış nasıl olacak bilmiyorum, bir çare bulmalıyım. Karşı komşuma mı bıraksam acaba? Ama bir değil iki değil... Sürekli de olmaz ki...




5 Ekim 2010 Salı

Önce Çocuklarımızı Koruyalım

İnsanın özellikle de küçük çocuğu olduğu zaman daha bir önem veriyor sağlık konusuna. 3.5 yaşındaki kızım ve 7 aylık oğlum...Daha o kadar uzun zamanları var ki hayatta...Ama daha küçücükken onları bir sürü zararlı şeylere maruz bırakıyoruz. Yediğimiz içtiklerimizden tutun da, kullandığımız birçok şey kansorejen etkilere sahip. Cep telefonunu asla ve asla oğlumun eline oynaması için vermiyorum, kızım da şuana kadar herhalde 1 ya da 2 kere konuşmuştur, o da zorunlu olduğu içindi. Telsiz telefonların da en az cep telefonu kadar radyasyon yaydığını biliyor muydunuz? Kanal D'de yayınlanan Doktorum programında bir keresinde ev aletlerinde radyasyon ölçümü yapıyorlardı, gözlerimle şahit oldum. Çocuğumuzun ağladığını duyabilmek için kullandığımız o bebek telsizleri de çok radyasyon yayıyor. Bu nedenle bebek telsizlerini bebeğinizin başucuna değil, odanın bir köşesine koyun ve çocuğunuz uyandığı zaman hemen kapatın. Ve kablosuz modem... O kadar zararlı ki..o kadar olur...Kablosuz modemi bilgisayarınızı kullanmadığınız zamanlarda ne olur kapatın. Yandaki ve üstteki komşlarınızın da bu konuya gereken önemi vermesini sağlayın ki onların radyasyonundan da etkilenmeyin. Mümkünse modeminizi evin en az kullanılan yerine koyun. Çocuklarınız modeme ne kadar yakın durursa radyasyona o kadar maruz kalıyor demektir. Bilgisayarınız internete bağlı olmasa bile yine de radyasyon yayıyor. Başta başında oturan biz olmak üzere, etrafımızdakileri de etkiliyoruz. Bunun için radyasyondan koruyucu cihazlar var, Phoneshield. Radyasyonun etkilerini azaltığı bilimsel olarak kanıtlanmış. Bilgisayarınızda, kablosuz telefonlarınızda ve bebek telsizlerinizde kullanmanızı tavsiye ederim.

1 Ekim 2010 Cuma

2 Milyon Ağaç İçin 2 Milyon İnsan Aranıyor



İstanbul'a 3. köprü yapmak amacıyla 2 milyondan fazla ağaç kesilecek. İstanbullular bu amaçla 2 Ekim Cumartesi günü saat 20:00'da ellerinde mumlarla İstanbul sahillerinde bu olayı protesto edecek. Siz de duyarlı olun ve destek verin.