2 Ekim 2012 Salı

Zor bir yıl olacak gibi

Bu hafta okulda üçüncü haftamız. Çok sıkıntı yok gibi görünse de dün öğretmeni ile yaptığım görüşmede Elif'in çizgi çalışmalarını yapmadığını, sıkıldığını, arkadaşları ile ders içinde konuştuğunu ve başka şeylerle ilgilendiğini söyledi. Öğretmeni çok iyi, çok yumuşak. Onu zorlamadığını yoksa kaybedebileceğini söyledi. O nedenle bizim evde tekrar yapmamızı istedi. Dün el yazısı ile "e, E ve l" harflerini yapmaya çalıştık ama Elif kendine çok güvensiz. Daha masaya otururken ben yapamıyorum ki diye ağlamaya başladı. Onu cesaretlendirecek şeyler söyledim, zamanla yapabileceğini söyledim ama sanırım biraz da yorgundu, hiç motive olamadı. Ağlaya ağlaya birkaç satır çalıştık, tabii pek yararlı bir çalışma olmadı. Babamızın akşamları evde olmaması ve Emre gibi bir canavarın yanı başımızda bizi sürekli rahatsız ediyor olması da cabası tabii. Emreyi içeri götürsem durmuyor, yanıma gelse sürekli ablasına karışıyor. Nasıl geçecek bu yıl bilemiyorum. Dersler dışında sosyal ilişkilerinin iyi olduğunu söyledi öğretmeni. Beslenmesi de iyiymiş. Kimseye ihtiyaç duymadan rahatça yediğinden bahsetti.

Emreye gelince. o tam bir afet oldu son haftalarda. Babaannemizin ve babamızın gitmesiyle ve Erdekten Bandırmaya dönen yaşantımızla birlikte Emre de 180 derece huy değiştirmiş bulunmakta. Yemeğini rahatça yiyen o çocuk gitti şimdi masaya bile getiremediğimiz bir çocuk geldi. Uykusu gelince başını dizime koyan o çocuk gitti, sürekli yataktan kalkmak isteyen bir çocuk geldi. Herşeye "tamam" diyen o çocuk gitti, her cümlesine "hayır" ile başlayan çocuk geldi. Yani tam bir 2 yaş sendromu yaşıyoruz. Eylül başında başlayan bakıcımız maalesef sadece 2 hafta dayanabildi Emre'ye. Emre de onu hiç sevmemişti zaten. Kadın bizi bıraktı gitti. Şimdi yeni bir abla başladı. Ona da çok farklı davranmıyor. Umarım bu kızcağız da bizi yarıyolda bırakıp gitmez.

Hiç yorum yok: