1 Kasım 2012 Perşembe

Yeni bakıcı ile günlük hayatımıza geri dönüş

Malta dönüşü valizleri boşalttım, ve yazlıkları kaldırdıktan sonra valizleri bu kez de bayram tatili için hazırladım. Babamız 2 valiz görünce şaşırdı. Geçen sefer İstanbul'a giderken tek bir valiz yetmişti..şimdi niye 2 valiz diye sormaz mı?
-e kocacım o zaman haftasonu için giderken şimdi 6 gün için gidiyoruz üstelik bayram...
Ah şu erkekler bizleri hiç anlayamayacaklar :)
Neyse rahat bir yolculuk sonunda İstanbul'a geldik. Bayramda uzun süredir görmediğimiz kuzenlerimizle de görüşme imkanımız oldu. Zaten bayramlar da bunun için değil mi? Çocuklar kuzenlerini tanımayacaklar bu bayramlar olmasa :)
Şimdi yeniden Bandırmadayız. Bayram öncesinde en son başlayan bakıcıya da yol verdim. Olmadı, Emre ona da alışamadı. O nedenle bayram sonrası başlayacak yeni bakıcımız için endişelerimiz vardı. Teyzemiz bugün başladı. Ve Emre hiç beklemediğim bir şekilde yeni bakıcısını hiç yadırgamadı. Teyzemiz işini bilen biri...Güler yüzüyle, tatlı diliyle onun gönlünü kazanmayı başardı gibi..Aman nazar değmesin..
Emre artık derdini rahatlıkla anlatabilecek seviyeye geldi ama yine de grameri kullanmada bir sıkıntımız var. Örneğin gelmeyeceğim yerine "Emre gel değil" diyor. Hala birinci tekil şahısa geçemedik. Bir de gel değil, git değil, ye değil gibi kullanıyor olumsuz cümleleri...ingilizce dil yapısına daha uygun sanki ing. mi öğretsek acaba?? Konuşmaya ilk başladığı zamandan beri herkesin diline düşen "doydoy" kelimesi nihayet yerini gemiye, tekneye bıraktı. Ama arabaya ısrarla "fuççu" demeye devam ediyor. Kaka ile çişi de ayırtediyor bir süredir.
Son zamanlarda ablası servise binip gittikçe kendisi de servise binip okula gitmek istiyor. Acaba kreşe verse miydim diye geçiyor zaman zaman aklımdan özellikle de bakıcılara alışamadığı dönemlerde.. ama daha çok küçük diye düşünüyorum. Orada yaptıklarını bile bana tam anlatacak yeterlilikte değil.
Elif de okuma yazmaya devam. Okulumuz fazlasıyla hızlı gidiyor. Bana göya hafifletilmiş müfredat falan dediler ama hiç de dedikleri gibi gitmiyorlar. Duyduğum bütün özel okullardan bile hızlı gidiyorlar. e,l,a,t, i, n ve o harfleri çoktan bitti. Muhtemelen bugün r'ye geçeceklerdir. Bizimkisi sınıfta yapmaktan pek hoşlanmıyor. Defterini gösterdiğinde öğretmen şok oldum. Neredeyse hiçbirşey yazmamış. Sonra derdini anladık. Aslında yanında birinin olmasını istiyor. Öğretmen onu bir süredir bir arkadaşı ile birebir derse alıyor. O derslerdeki defterini gösterdi, inci gibi yazmış. Yani sürekli ilgi. Evde de öyle. Yanından gittiğimde bakıyorum hemen başka şeylere atlıyor. Ama ödev yapma konusunda önemli bir yol katettik gibi. İlk zamanlarda resmen ağlıyordu. Şimdi sıkılıyor yine ama yapıyor kuzu kuzu. Okuma konusunda daha hevesli. Hadi gel okuyalım dediğimde hemen alıyor kitabını. Kendisi tek başına bile okuma çalışması yapıyor. Okulun bu hızlı gidişatına rağmen Elif'in duruma adapte olması sevindirici ama ilerisi için aklımda gerçekten soru işaretleri var.

Hiç yorum yok: