Cuma akşamı Almanya'ya giden arkadaşlarımızla son bir yemek yedik. Kızları Mercan da Elif'in en sevdği arkadaşlarından biri. Maalesef onu çok özleyecek. O akşam çok eğlendiler. Koltukların üzerinde zıplamaktan ter içinde kaldılar.
Elif ve Mercan
Yolda giderken
Ertesi sabah ise kahaltı ederken birden aklımıza esti Elazığ'a gittik. Ne zamandır gidelim görelim diyorduk, ama ya hava müsait olmuyordu ya da haftasonu birşeyler çıkıyordu. Ama uzun süredir Diyarbakır'da olmaktan da sıkılmıştık artık. Bir yerlere gidelim gezelim istiyorduk. Neyse karar verdik ve 1 saat içinde yola çıkmıştık bile. 2 saatlik bir mesafe Elazığ ama biz hiç durmadan Keban'a gidince yarım saat daha uzadı. Elif bu süre çerisinde biraz uyudu, biraz şarkı söyledi, biraz bakındı ama hiç sesi çıkmadı. Keban'a geldiğimizde yemek vakti olduğu için ilk önce dere kenarındaki bir alabalık restoranına gittik. Ondan sonra da baraja ulaştık. Baraj bendine çıktık. Hava biraz rüzgarlı olduğu için çok fazla duramadık. O arada Fırat üniversitesinden bir grup fotoğrafçılık klübü öğrencisi de geldi. Hepsi Elif'i görünce basın ordusu gibi resimlerini çekmek istedi. Elif bu durumdan biraz rahatsız oldu. Her resimde somurtuktu, ama gençler ona yine de bayıldı.
Keban Barajında
Kebandan sonra Elazığ merkeze, kalacağımız yere ulaştık. Biraz dinlendik, yemeğimizi yedik akşam da çok eskiden İstanbulda komşumuz olan tanıdıklarımıza uğradık. Gecemiz de eski günleri yadederek geçti anlayacağınız.
Ertesi gün kavaltımızı ettik. Sonra biraz merkezde dolaştık. Kapalıçarşı dedikleri yerden biraz alışveriş ettik. Bizim cevizli sucuk diye bildiğimize burada Orcik diyorlar ve çok çeşitli şekillerde yapıyorlar. Biraz orcik, biraz pestil, biraz kuru kayısı ve dut gibi şeyler alıp, Harput'a doğru yola koyulduk. Harput Elazığ'ın ilk yerleşim alanıymış. Aslında çok güzel ve heybetli bir kale ama kale duvarlarından çok azı ayakta kalabilmiş.
Alacalı Cami, Ulu Cami de camilerinden bazılarıydı. Ulu Cami'nin minaresi o kadar eğik duruyor ki, yakın bir zamanda düşecekmiş gibi geliyor insana.
Harput Ulucami
Ardından da Meryem Ana kilisesini ziyaret ettik. Yer altında küçük bir kilisydi.
Dönüşte hava bayağı bir kararmıştı, ha yağdı ha yağacak derken yağmura yakalanmadan ulaştık Diyarbakır'a. Elazığ'ın havasından sonra burası o kadar ılıman geldi ki...
Sonuç olarak güzel ve değişik bir haftasonu geçirdik. Ben Elazığ'ı gerçekten beğendim. Elif de çok keyif aldı. Elazığ'daki bir alışveriş merkezinde Diyarbakır'da maalsef hiç olmayan güzel bir oyuncakçı bulduk. Oradan bazı oyuncaklar aldık. Eve gelince ilk işi onları açmak oldu tabii.
Yeni oyuncağımız
1 yorum:
Mercan'ın gitmesine ben bile üzüldüm . Beraber oynayan minikleri seyretmek kadar keyiflisi yok. Sayende farklı iller hakkında da bilgi ediniyorum ve merakım artıyor oralar ile ilgili. İki çocukla nasıl geleceksem :)
Yorum Gönder