4 Haziran 2010 Cuma

Elif'in Hayal Dünyası, Emre'nin Gerçek Dünyayı Keşfetme Çabası

Herşey yoluna girdi girmesine de Elif bu sene hastalıkta hiç kurtulamadı nedense. Salı gecesi yine ateşlendi, başka da hiçbirşeyi yoktu sadece düşmeyen bir ateş. 24 saati geçti ancak düştü. Babamız da Konya'ya gitti 20 günlüğüne. Tabii aklı burada kaldı. Ama Murat'ın gittiği akşam Elif'in ateşi hala düşmeyince annemler yetiştiler Erdek'ten kalkıp geldiler. Gece sıkıntı yaşarım diye korkmuşlar. Beklediğimiz gibi olmadı neyse ki. Şimdi ikisi de gayet iyi.
Elif'in hırçınlıkları bir yana Emre bir tatlı oldu. Karşısına geçip onunla konuşmamızı bekliyor, konuşunca da başlıyor gülmeye :) Ben yanından uzaklaşırken gözleriyle de takip ediyor. Elleri çok ilgisini çekiyor buaralar. Onları keşfetmek üzere ama henüz birşeyi tutamıyor. Önümüzdeki hafta 3. ay muayenemize gideceğiz. Daha burada doktor da bulamadık ama bakalım seçeğiz artık birini.


Elif'de de hırçınlık inatlaşma hepsi birarada. Son zamanlarda artık canı ne isterse onu giyiyor evde. Genelde de hep şık elbiselerini tercih ediyor. İlk zamanlarda hep ısrarla çıkartmasını, onların temiz kalmasını ve nedenlerini kendisine açıkladıysam da artık ısrarımdan vazgeçtim. Bıraktım kendi haline istediğini giyip çıkarıyor. Sema teyzemizin aldığı elbiseyi çok seviyor. Dün onu giydi yine, akşam oldu pijama vakti geldi yok çıkartmayacağım diye direniyor ben de çok üstüne gitmedim. Gündüz hiç uyumadığı için kendi kendine sızacak bir hali vardı. Sonra baktım elbisesiyle koltukta öylece uyuyup kalmış.



Filmlere dadandık yine. İstanbul'da uzak kalmıştı ama şimdi Buz devri 3 ve Barbie fındıkkıran balesindeyi çok seviyor. Bir de Barbie bebeklerinden yakında koleksiyon yapacak herhalde. Ben hiç almıyorum ama genelde bebek tebriğine gelenler sağolsun onu da unutmuyorlar ve genelde de Barbie bebek getiriyorlar. Onlarla da sıksık kendini kaptırıp oynuyor, tabii hayvanları da unutmamak gerekir. Özellikle de filleri. Buz devrindeki gibi onları konuşturup duruyor. Oyununu takip edince aslında çocuk dünyasının ne kadar da yaratıcı olduğunu anlıyorum. Neler anlatıyor, nereden nereye geçiyor bir duysanız, kameraya çekmek lazım aslında. yaşları küçük ama hayal dünyaları öyle büyük ki...

Hiç yorum yok: